Gevher Nesibe Darüşşifası-Kayseri


Fotoğraflar
Kayseri, 13. yüzyılda kervan yollarının kesiştiği önemli bir merkez olup Alimler Şehri olarak anılmakta idi.
Önemli bir bilim ve sanat merkezi olan Kayseri'de Selçuklu döneminden 15 kadar medresenin olduğu belirtilmektedir. Bunlardan birinin hikayesi bir gönül kırıklığına dayanır.
Gevher Nesibe Sultan saray başsipahisine gönül vermiştir. Evlenmelerine Sultan'ın ağabeyi I.Gıyaseddin Keyhüsrev karşı çıkar. Komutanı savaşa gönderir ve başsipahi orada şehit olur.
Bu olay sonrası Gevher Nesibe Sultan üzüntüden hasta olur ve vereme yakalanır. Kızkardeşinin durumunu öğrenen Gıyaseddin Keyhüsrev onu ölüm döşeğinde ziyaret eder. Özür dileyerek son dileğini sorar. Gevher Nesibe Sultan, Gıyaseddin Keyhüsrev'den "Ben devasız bir derde düştüm, kurtulmama imkan yok, hiçbir hekim derdime çare bulamadı, ben artık ahiret yolcusuyum, eğer dilersen benim mal varlığımla adıma bir şifahane yaptır! Bu şifahane, ünlü hekim ve cerrahlar yetiştirsin. Burada kimseden bir kuruş para alınmasın. Burası benim adıma bir vakıf olsun" diye buyurur.
Keyhüsrev kızkardeşinin hastalığına kendisinin sebeb olmasından dolayı büyük üzüntü duyar. Onun son isteğini yerine getirir ve 1204'de şifahanenin yapımını başlatır. Şifahane iki yılda tamamlanarak, 1206'da hizmete açılır. Daha sonra şifahanenin doğusuna Gevher Nesibe Sultan'ın ikinci kardeşi İzzettin Keykavus tarafından 1210-1214 yılları arasında (Tıp medresesi) yapılmıştır. Burasının 1890 yılına kadar amacına uygun bir biçimde kullanıldığını görürüz.
Yapı, 2800m2 alanı kaplayan iki bölümden oluşur. Her iki bina açık avluları ile tipik Seçuklu plan şemasına sahiptir. Batı bölümünde şifahane , doğu bölümünde tıp medresesi yer alır.
Gerek şifahane, gerekse medrese bölümü bir avlu etrafında bulunan dört eyvandan oluşur. Şifahane ile Medrese arasında beşik tonozlu, dar bir geçit vardır. Şifahane bölümünün batısında uzun bir koridor ve bu koridorda 4-5m2'lik odalar bulunur. Odaların tonozlarının bir çoğunda ışık ve havalandırma için oluşturulmuş açıklıklar görülür. Bu koridorun bimarhane (akıl hastanesi) olarak kullanıldığı bilinmektedir. Çift Medrese'nin kış aylarında künklerle merkezi bir sistemden getirilen sıcak su buharı ile ısıtıldığı düşünülmektedir.
Medrese bölümünün kuzeydoğu bölümünde Gevher Nesibe Sultan'a ait bir türbe vardır. Sekizgen prizmatik külahlı türbenin kapıları avluya açılmakta, alt ve üst katlarda mezar mahzenleri bulunmaktadır.
Çifte Medrese'nin şifahane bölümünün taş kapısı üzerinde bir kitabe bulunmaktadır. Kitabede, yapının II.Kılıçarslan'ın kızı ve I.Gıyaseddin Keyhüsrev'in kardeşi Gevher Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine inşa edildiği belirtilmektedir. Kitabenin hemen altında taştan işlenmiş kemer ve etrafında da karşılıklı Selçuklu motifleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi daire üzerine birbirine sarılmış iki yılanı andırmaktadır. İki yılanın arasında ise Selçuklu Madalyonu bulunur.
Anadolu'da, Selçuklu döneminde tıp eğitiminin darüşşifalarda bir tür usta çırak ilişkisi içerisinde sürdürüldüğü bilinmektedir.
Şifahiyede, Gevher Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine tedavi gören hastalardan ücret alınmamıştır. Gevher Nesibe Şifahiyesi ve medresesinde Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat'ın sağlık nazırı Ekmeleddin hocalık yapmıştır.Gevher Nesibe Şifahiyesi yapısı ve eğitimi açısından dünyadaki ilk ciddi tıp kuruluşudur.
Gevher Nesibe medresesinde, hekim, cerrah,göz mütehassısı, ve asistanlar bulunmakta, bunların yanı sıra akıl hastanesi ve hasta koğuşları, ve eczane kısmı da yer almakta idi.
bkz. http://gevhernesibe.erciyes.edu.tr/

Hiç yorum yok: