İshaklı Kervansayı Restorasyonu

HAZIRLIK RAPORU

Proje Ekibi :

Prof. Dr. Kerim ÇINAR

Öğr. Gör. Dr. Dicle AYDIN

Ars. Gör. Mehmet UYSAL

Ars. Gör. Esra YILDIZ

Ars. Gör. Abdullah ERDOGAN

Ars. Gör. Selçuk SAYIN

Ars. Gör. Yavuz ARAT

ANADOLU SELÇUKLU MIMARISINDE KERVANSARAYLAR :

Kervansaraylar ya da hanlar, Anadolu Türk Ortaçag tarihinin önemli yapilarindandir. Ticari yasamin gelismesini ve o yasamin canliligini yansitan çok sayida kervansaray, yolcular ve kervanlarin güvenle seyahat etmeleri, barinmalari için yapilmis konaklama tesisleridir. Kervansaraylarin ilk örnekleri, Orta Asya'da Karahanli, Gazneli ve Büyük Selçuklular zamaninda yapilmistir. Ekonomik ve güvenlik amaçlariyla yapilan kervansaraylar, surlari andiran duvarlari, taç kapilari ve çesitli hizmetleri karsilayan mekanlariyla mimari ve tasarim bakimindan orijinal yapilardir. Dogu ile bati arasinda çok eski bir ulasim güzergahini olusturan ipek yolu, bu yapilarin ortaya çikmasina neden olmus, bununla beraber siyasi, kültürel ve sanat etkilesimini de saglamistir. Emniyetli olmayan ve her zaman soyulma tehlikesi olan ortaçag Anadolu yollarinda dogulu ve batili tüccarlarin kervanlarinin durmadan dolasmalari ve o ortamda Çin'den Avrupa limanlarina kadar sürekli bir ticari etkinligin gerçeklesmesinde, bir kervanin bir günde gidebilecegi mesafede (30- 40 km ) kurulan kervansaraylarin, etkili bir önemi olmustur. En önemli Selçuklu Kervansaraylari Anadolu'yu dogu-bati istikametinde kat eden, büyük ticaret yolu üzerinde insa edilmistir. Bu yollardan dogu bati istikametinde olan, Antalya ve Alaiye'(Alanya)den baslayarak Konya, Aksaray, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum gibi büyük merkezlerden geçerek Iran ve Türkmenistan'a ulasmaktadir. Konya-Aksehir istikametinde giden ikinci bir yolda Istanbul'a uzanmaktadir (Turan, 1946). Sivas'tan bir yol Malatya-Diyarbakir üzerinden Halep'e ve Musul'a ulasmaktadir. (Karpuz, 2001). Kervansaraylar Selçuklu sultanlari ve devlet adamlarinca vakif olarak kurulmustur. Bir kervansarayin temel isleyisini saglayan yasal ve parasal mekanizma, döneme iliskin vakfiyelerde tanimlanmistir. Kervansaray çalisanlari; çalisanlar basinda yer alan nazir, kontrolleri yapan bir müsrif, bir mütevelli (handa olmasi gerekmiyor), bir hanci, bir muzif (sorumlu müdür), emir havayici (gerekli erzak ve malzemeyi saglayan), ashanede bir asçi, bir baytar ve atli bir hizmet adami, mescit için bir imam ve müezzin olarak kaydedilmistir (Kuban, 2002). Bir kervansarayda yerli ve yabanci ayirt edilmeksizin herkese üç gün yiyecek-içecek verilmis, degisik din, dil ve irktan olan insanlar bu mekanlarda bir tür dünya vatandasligi yasamislardir. Kervansaraylar, kervanlarin gün boyunca süren yorucu yolculuktan sonra konaklamalarini, bu arada yolcularin ve hayvanlarin her türlü ihtiyaçlarini karsilayabilecek yatakhane, asevi, erzak ambari, depolar, ahirlar, mescit, sadirvan, hamam, eczane, ayakkabici, nalbant için gerekli mekanlar bulundurmakta ve bu hizmetleri karsiliksiz vermektedirler (Turan, 1946- Bakir, 1998). Kervansaraylarin boyutlari, üzerine insa edildikleri yolun, ticaret hacmine, dolayisiyla konaklayacak kervanlarin büyüklügüne ve yaptiranlarin gücüne bagli olarak degismistir. (Kuban, 2002). Kervansaraylar tarihsel geçmisleri, tasiyici sistemleri, yapisal, mimari ve dekorasyon özellikleri ve yayilma alanlari açisindan benzerlik ve süreklilik göstermektedirler. Anadolu Selçuklu Kervansaraylarini mimari kurgu bakimindan, yüzeysel olarak siniflayacak olursak, genelde dört farkli tip karsimiza çikmaktadir: • Kapali bölümden olusanlar (Sarapsa Han), • Avlusu ve kapali bölümü olanlar (Aksaray Sultanhan), • Avlunun yapiya hakim oldugu hanlar (Evdir Han), • Iç içe iki plandan olusanlar (Alara Han)(Karpuz, 1989-Karpuz, 2001). Ancak kliselesmis klasik biçimlerin ötesinde degisik planlarla insa edilen örneklerde mevcuttur. Kervanlar için öncelikle önemli olan emniyet ve barinma oldugundan ilk yapilan bölüm kapali bölüm olmustur. Kapali bölümün mimarisi hanlar arasinda çok degisiklik göstermemesine ragmen, avlu planlamasinin çesitlilik gösterdigi görülmektedir. Kervansaraylarda yapi malzemesi olarak, kesme tas kaplama arasinda moloz dolgu kullanilmistir. Tugla malzeme, kubbe ve aydinlik feneri gibi örtü elemanlarinda kullanilmistir. Devsirme malzemenin duvarlarda çokça kullanildigi kaydedilmistir. Han kapilari ahsap ya da demirden yapilmistir. Kervansaraylar kalin duvarlarla çevrilmistir. Kervansaraylarin yapiminda islevsellik agirlik tasidigindan süsleme, kervansarayi yaptiranin gücüne de bagli olarak, fazla dikkat çekmemektedir. Büyüklük ve ihtisamlari, cephede, taç kapi ile vurgulanmistir. Süsleme olarak tas isçiliginin güzel örneklerini kervansaray simetri aksinda yer alan taç kapilarinda görmek mümkündür. Kapali ve açik avlulu kervansaraylarda kapali kisim taç kapisinin da itina ile yapildigi görülür, Tas isçiliginin yogun olarak görüldügü plan elemanlarindan biri de açik avlulu kervansaraylarda, genelde avlu ortasinda konumlanmis olan kösk mescitte karsimiza çikmaktadir. Plan elemani olarak avlu, açik ve yazlik bölüm olarak kullanilmistir. Avlu etrafinda açik (eyvan gibi) veya kapali odalar yer almistir. Özellikle büyük hanlarda avlunun islevleri ve ona tekabül eden mekan örgütlenmesi farkli mimari kurguya imkan tanimistir. Avluda yer alan revakli-tonoz örtülü düzenleme develik olarak kullanilmistir. Kapali mekanlar ise yukarida sözü edilen islevlere cevap verebilecek nitelikte düzenlenmistir. Kapali bölümü, eger avlu var ise, sadece at, katir ve insan kullanmistir. Insanlar yüksek bir sekide yatmis, hayvan ve insanlarin bir arada bulunmasi isinmayi da saglamistir. Kapali bölümde, yerden 3- 4 m yükseklikte yer alan mazgallar, kisin karin, yazinda günesin içeri girmesini engellemekte, isigi ise içeri almaktadir. Ayrica ana aksta, orta açiklikta yer alan fenerden de isik, iç mekana alinmaktadir. Kapali bölümün üst örtüsü orta aksta tonoz ile kapatilmistir.

Selçuklu mimarliginin nadide eserlerinden olan kervansaraylar;

• Anadolu'daki politik dengelerin degismesi, ticaret yollarinin eski degerlerini yitirmeleri,

• Ulasim araçlarinin degismesi ve buna bagli yeni ulasim aglarinin ortaya çikmasi ile, eski ulasim aginin birçok yerde terk edilmesi sonunda issizlasmis ve kullanilamaz hale gelmislerdir (Bektas, 1989). Günümüzde Selçuklu döneminin önemli yapilarindan olan bazi kervansaraylar belgelenmis, yayinlanmis, bakim ve onarim görerek, kullanima açilmistir. Ancak hanlarin bazilar yagis, nem gibi dogal sebeplerle, deprem, sel gibi dogal afetlerle yipranmis, bazilari da ahir ve hurdalik gibi amaci disinda kullanimlardan olumsuz etkilenmistir. Özellikle yakininda bir yerlesme bulunmayan hanlar ise adeta bir moloz yigini halini almistir. Afyon Sultandagi-Ishakli Kervansarayi da geçmisten günümüze kalan tarihi ve mimari eserlerden, emanetlerden biridir. Ilçe merkezinde bulunmasina karsilik bugüne kadar üzerinde ciddi bir çalisma yapilmamistir. Bu nedenle yapilacak bu çalisma, kültürel, tarihi ve mimari bir anit olan, geçmisten günümüze, büyük bir kismi uzun yillar ayakta kalabilmis “kültür emaneti” olarak nitelendirebilecegimiz bu eseri yasatmakta ve gelecek nesillere aktarma çabasini tasimaktadir.

AFYON SULTANDAGI ISHAKLI KERVANSARAYI

Sultandagi, Afyonkarahisar Ilinin dogusunda, Konya ve Isparta Illerinin sinirinda bir ilçedir. Ege Bölgesi ile Iç Anadolu Bölgesinin birlestigi yerde konumlanmaktadir. Sultan Daglarinin kuzey eteklerindeki vadi, Anadolu'nun ilk yerlesim yerlerinden birisidir. Vadi Türkmen daglarinin eteklerinden baslamakta, Konya Ovasina uzanmaktadir. Bu derin ve genis vadi içinde siralanan yerlesim birimlerinden birisi de Sultandagi ilçesidir. Ilçede Selçuklulardan bugüne hamam, çesme, medrese, kervansaray gibi tarihi eserler yer almistir. Bu eserlerden kervansaray, hamam ve çesme günümüze kadar gelebilmistir. Ishakli Kervansarayi, Konya'dan ve Aksaray'dan, Aksehir ve Afyon istikametine uzanan ortaçag yolunun üzerindedir. Konya'dan Ishakli Kervansarayina gelene kadar Ruzapa Hani, Sadiye Hani, Kadin Hani olmak üzere üç han konaklanarak gelinmektedir. Kervansaray Afyon Sultandagi Ilçesinde 1412 LA Pafta , 24 ada 5. parselde yer almaktadir. Hicri 647 ve Miladi 1249 yilinda Sahip Ata Fahrettin Ali tarafindan yaptirilmis oldugu cümle kapisindaki ve kapali bölüm taç kapisindaki yazitlardan anlasilmaktadir. Kervansaray, kuzeydogu-güneybati yönünde kurulmustur. Binanin kuzeydogu yönünde giris bulunmakta ve mevcut oto yolundan cephe almaktadir. Kuzeybati-kuzeydogu yönünde az yogun konut dokusu ve küçük ölçekli ticaret yer almaktadir. Güneybati yönünde ise mevcut binaya neredeyse bitisik konumda olan Il Özel Idare binasi yer almaktadir. Bina, Il Özel Idare kuzeybati cephesinde yer alan tarihi hamam, güney istikamette yer alan camii ve güneydogu cephesinde park ile çevrelenmistir. Kervansaray, açik ve kapali olmak üzere iki bölümden olasmaktadir. 1,60 m kalinligindaki dis duvarlar köse noktalarda kare, duvar yüzeylerinin ortasinda yarim daire burçlarla desteklenmistir. Kervansarayin avlu bölümüne cephenin orta aksinda yer alan cümle kapisindan girilmektedir. Hanin sade, yalin görünümü, yüksek cümle kapisiyla vurgulanmistir. Açikli-koyulu devsirme taslarla insa edilen cümle kapisinin iki yaninda mihrabiyeler bulunmaktadir. Kapi açikligi basik bir kemerle geçilmistir. Avluda girisin saginda iki sirali revak bulunmaktadir. Kapali bölüme bitisik bulunan bu revaklardan bir kismi ayakta kalmistir. Revaklarin üst örtüsü, girise paralel tonoz sirayla örtülmüstür. Revakli düzenin giris cephesine kadar devam ettigi zemindeki kemer ayaklarinin izlerinden (kalintilarindan) anlasilmaktadir. Develik olarak kullanilan revakli bölümün karsisinda, girisin solunda bir sira odanin yer aldigi Ishakli Han üzerine yapilan çalismalarda belirtilmistir (Akok,1974 – Karpuz, 1989). Yapi bu özelligi ile Konya-Aksaray yolu üzerinde yer alan Sultan Hana (M 1229) benzemektedir.Anadolu Selçuklu Kervansaraylarinda mescit, avluda zeminde, üst katta yada ortada olarak karsimiza çikmaktadir. Ishakli Kervansarayinda mescit, avlu ortasinda, giris aksi üzerinde yer almistir. Benzerlerinden farkli olarak kible istikametinde yönlendirmek için, avlu eksenine göre 20 derece döndürülmüstür. Kare planli mescit, birbirine kemerle baglanmis ve içte çapraz tonozla geçisi saglanmis döseme üzerine oturmustur. Kible yönünün karsisinda yer alan cepheden mescit girisi verilmistir. Gerekli yüksekligi iki yönden merdivenle çikilarak ulasildigi, duvardaki izlerden anlasilmaktadir. Merdivenler bugün yikik durumdadir. Mescidin önemli bir özelligi de gittikçe daralan mukarnas siralariyla tonoz biçimli üst örtüye sahip olmasidir. Içte bir merdivenle mescit çatisina ulasilmaktadir. Mescit cepheleri ana kurgu itibariyle birbirine benzemektedir. Köseler yarim yuvarlak silmedir. Kemeri olusturan kesme taslarda yildizli motifleri dikkati çekmektedir. Kösk mescit üst örtüsü ve dösemesi çogunlukla yikilmis, statik olarak emniyetini kaybetmistir. Yapi malzemesi zarar görmüs, süslemeler silinmistir. Kapali bölüme 8 yüksekligindeki taç kapidan girilmektedir. Geçmeli taslarla olusturulmus basik kemerin üzerine, sevli kusatma kemeri yerlestirilmistir. Kemerin ayaklari istiridye motifli tromplarla son bulmaktadir. Yüzeyde, hanin yapim tarihini ve yaptiranin adinin yazili oldugu yazit bulunmaktadir. Taç kapinin iki yaninda, cümle kapisindaki gibi mihrabiyeler yer almaktadir. Kapali bölüm dörder ayaga oturan kemer siralari ile bes sahina ayrilmistir. Orta sahin digerlerine göre genis ve yüksek tutulmustur. Her sahin, ayaklar hizasinda birer takviye kemeri ile desteklenmis sivri tonozla örtülmüstür. Kapali bölümde sahinlarin kesistigi merkez noktada dua kubbesi-fener bulunmaktadir. Girise göre üçüncü açiklikta yer alan fener bölümü yüksek tutulmus ve geçis elemanlariyla desteklenmistir. 1974 yilinda kervansaraya ait rölöve projesi Vakiflar Genel Müdürlügü tarafindan Mahmut Akok'a yaptirilmistir. Akok'un (1974) çalismasinda kapali bölümde yer alan fenerin girise göre ikinci açiklikta yer aldigi, bu özelligi ile de dönemin diger kervansaraylarindan farklilastigi belirtilmistir. Ancak projelerinde kesitler bunu dogrularken, planda fenerin merkezde yer aldigi görülmüstür. Ayrica kervansarayda fener geçis elemanlari merkezde yer almaktadir. Kapali bölümün güneybati duvarinda üç, güneydogu duvarinda iki mazgal penceresi bulunmaktadir. Kapali bölümde zemindeki izlerden dösemenin ayni kotta olmadigi anlasilmaktadir. Kullanima yönelik olarak dis duvarlar boyunca hayvanlarin bulundugu düsük kot, ortada ise yükselen, insanlarin barindigi orta alanin düzenlendigi düsünülmektedir. Ishakli Kervansarayinin kapali bölümünün 1964 yilindan önce bakim gördügü, kayitlarda belirtilmistir (Akok, 1974). 1964 yilinda Vakiflar Genel Müdürlügü tarafindan onarimina baslanmistir. Onarim yarim kalmis ve o günden bugüne batim ve onarim anlaminda bir çalisma yapilmamistir.

ISHAKLI KERVANSARAYINDA GÖRÜLEN TAHRIBATLAR

TAHRIBATA NEDEN OLAN FAKTÖRLER

Tarihi eserlerin yipranmasina ve tahribatina neden olan birçok faktör bulunmaktadir. Bu faktörler; fiziksel, sosyal ve ekonomik, çevresel olarak siralanabilmektedir. Afyon Sultandagi Ishakli Kervansarayi da Miladi 1249 yilindan bugüne, birçok nedenden dolayi yipranmis, olumsuz etkilenmistir. Kervansarayin, ticaret yollarinin eski degerlerini kaybetmesi, yapildiklari dönemdeki fonksiyonlarinin günümüz kosullarinda geçerliligini yitirmesi, endüstrilesme, sehirlesme v.b. gibi faktörlerle zaman içinde kullanimini kaybetmesinden dolayi, fonksiyonel anlamda eskime yasanmis ve islev disi kalmistir. Zaman içinde binanin terk edilmesiyle bakimsiz kalmis ve çürümeye yüz tutmustur. Bir dönem kervansarayin kapali bölümü uygun bir kullanim olmayan hurdalik isleviyle kullanilmis, terkedilmisligin bir sonucu olarak yapi malzemeleri devsirilmistir. Bilinçsizlik nedeniyle degerli esya arayan kaçakçilar, yapi malzemelerine zarar vermis ve duvarlarda kazilar sonucu dayanim azalmis, tahribat artmistir.

Ishakli kervansarayinin bugün konumlandigi Sultandagi Ilçesi için imar plani 1977 yilinda yapilmistir. Kervansarayin yakin çevresindeki yapilasma kervansarayin statik anlamda yipranmasina neden olmustur. Özellikle kervansarayin güney bati yönünde yer alan, 1970 li yillarda yapilan Il Özel Idare binasi kervansaraya neredeyse teget biçimde konumlanmistir. Yapi çevresindeki çöp atiklari, yerel halka ait at arabalarinin konumlanmasi çevresel-görsel etki açisindan niteliksel eksiklikler olusturmustur.

Iklim ve doga kosullari nedeniyle, yapinin zemine yakin kisimlarinda, tasin gözenek yapisina göre yerden yükselen nem, duvar yüzeyinde bozulmalar olusturmus, yagmur sularinin etkisiyle yosunlanma ve taslar arasindaki bitkilenme ayrica mantarlar ve bakteriler taslarda kopmalara neden olmustur.

Kervansarayin bulundugu bölgenin deprem bölgesi olmasindan dolayi, yipranmaya etki eden diger bir faktör de depremler olmustur. Afyon Sultandagi 1. derece deprem bölgesinde bulunmaktadir. 03.02.2002 tarihinde 6.0 siddetinde yasanan Sultandagi-Çay depreminde, ilçede özellikle, geleneksel doku agir tahribat yasamistir. Ishakli Kervansarayi da depremlerden etkilenen tarihi eserlerden birisidir. Özellikle 2002 yilinda yasanan depremde avluda yer alan kösk mescit agir hasar görmüs, çati örtüsünde ve dösemede çökme olusmus, mescit duvar yüzeylerinde çatlamalar ve zeminde oturmalar meydana gelmistir. Kapali bölümde de zemine oturmalar oldugu, çalismalar sirasinda tespit edilmistir.

Anadolu Selçuklu Mimarisinin güzel örneklerinden olan Ishakli Kervansarayi, özellikle orijinal kullanimini kaybetmesinden ve dönemine uygun bir kullanima yönelik olarak hizmet verememesinden dolayi terkedilmis ve terkedilmisligin sonucu olarak bakimsiz kalmistir. Insanlarin bilinçsizligi, dogal etkenler ve deprem gibi felaketler sonucunda da bugünkü durumuna ulasmistir. Tarihi, mimari ve kültürel degeri olan eserlerimizi korumak, yasatmak ve gelecek nesillere aktarmak için bakim ve onarimlarinin yapilmasi, konumu ve mimari kurgusu degerlendirilerek günümüz kosullarinda geçerliligi olan bir islev verilerek topluma kazandirilmasi gerekmektedir. Korumaya yönelik olarak toplumun bilinçlendirilmesi sürdürebilirlik için duyarlilik kazandirilmasi gerekmektedir. Korumaya yönelik olarak uzman kadrolarin bir araya gelmesi, farkli disiplinlerin isbirligi ile sonuca ulasmasi saglanmalidir.

ISHAKLI KERVANSARAYININ YENI FONKSIYONUNA ILISKIN HEDEFLER

Ishakli Kervansarayini onarmak, yenilemek, günümüz sartlarina uygun kullanim saglayarak topluma kazandirmak amaciyla Afyon Valiligi ile Selçuk Üniversitesi Müh.Mim.Fakültesi Döner Sermayesi Isletmesi arasinda yapilan protokol geregince, Ocak 2003 tarihinde program dogrultusunda çalismalara baslanmistir. Mevcut durumun belgelenerek tespit edilmesi ve daha sonraki restorasyon projesi için gerekli olan rölöve projesi (mevcudun hali hazir durumunun belgelenmesi) çalismalari amaca yönelik olarak yapilmasi gereken ilk ve en önemli süreçtir. Bu süreçte geleneksel ve modern ölçüm yöntemleriyle ve günümüz teknolojisinden faydalanilarak optik cihazlar ile ölçümler yapilmistir. Ölçümlere, bugüne kadar daha iyi oranda ayakta kalan ve 1970 lerde onarim görmüs kapali bölümden baslanmistir. Lazerli ölçüm cihazlariyla sabit (kirmizi) kot belirlenmistir. Kirmizi kot esas alinarak avluda yer alan kösk mescide ve revakli bölüme aktarilmistir. Kot üzerinden yapilan yükseklik ölçümleriyle zemindeki oturmalar ve dolgular tespit edilmistir. Kemer ve tonoz yüzeylerinde üçgenleme metodu kullanilarak ölçümler yapilmistir. Rölöve projesinin olusturulmasinda ölçüm disinda fotograflama ve kervansaraya yönelik daha önce yapilmis arastirmalardan da yaralanilmistir.

Nisan 2003 tarihi itibariyle rölöve çalismalari büyük oranda tamamlanmistir. Avluda revakli bölümün karsisinda, cümle kapisinin solunda konumlanan kapali bölüm duvar izlerinin ve esas zemin dösemesinin ortaya çikmasi için yüzey kazisi (molozlarin temizlenmesi) çalismalarinin yapilmasi gerekmektedir.

Yapida meydana gelen tahribatlar ve yapi malzemesindeki hasarlar fotograflanarak yerinde gözlemleme metodu ile tespit edilmistir. Tahribata neden olan faktörler arastirilarak gelecekte alinacak önlemlere altlik olusturulmaya çalisilmistir. Tahribatlara iliskin nedenler ve teknik arastirma devam etmektedir.

Restitüsyon projesi rölöve çalismasindan sonra gelen süreçtir. Bu süreçte rölöve çalismalari sirasinda kervansaraya yönelik daha önce yapilan çalismalar, tarihi kayitlar ve dönemine ait benzer yapilar isik tutacaktir. Restitüsyon çalismalari, yapinin yapildigi dönemdeki durumun tespitidir. Arastirmalar sonucunda restitüsyon çalismasiyla restorasyon projesine isik tutacak kararlar ortaya konulmus olacaktir.

Restorasyon projesinde, yalniz binayi korumak degil, binayi çevresiyle beraber korumak esas hedef olacaktir. Ishakli kervansarayinin yakin çevresindeki olumsuzluklar (görsel kirlilik anlaminda) ve yapiya statik anlamda zarar vermis ve çevresel niteligi bütünsellik anlaminda bozan Il Özel Idari binasinin yikilmasi dogru olacaktir. Çevresinde bulunan 1914 yilinda yapilmis tarihi camii, Osmanlilar döneminde yapilmis tarihi hamam ve çesme ile birlikte, tarihi bir doku olarak korunmasi, çevresindeki asfalt oto yollarinin ve dolgunun kaldirilarak düzenlenmis yaya yollarina ve yesil alanlara dönüstürülmesi hedeflenmektedir.

Kervansarayin günümüz kosullarina uygun yeni bir islevle topluma kazandirilmasina yönelik olarak arastirmalar yapilmakta, kervansarayin bölgesel konumu, mevcut karayollari ile iliskisi, Sultandagi Ilçesinin gereksinimleri düsünülerek, fonksiyonellik, ekonomiklik, sürdürülebilirlik, yasatabilirlik ilkeleri baglaminda uygun islev seçimi için çalismalar devam etmektedir. Öneriler, tarihi yapilara yapilabilecek müdahalelerin boyutu anlaminda da degerlendirilecektir. Buna karsilik ilk etapta olabilecek öneriler ise;

• Ilçede bulunan Kaymakamlik binasinin niteliksel açidan yeterli olmamasi sebebiyle Ishakli Kervansarayinin Kaymakamlik Binasi olarak düzenlenebilecegi düsünülmüstür. Ancak mekansal anlamda niceliksel fazlalik gerekeceginden mevcut yapiya müdahaleler olacaktir. Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulunun öneriye yönelik görüsleri degerlendirilecektir.

• Kervansaray, Konya-Afyon-Izmir karayoluna yakin konumlanmistir. Bu güzergah dogrultusunda turistik geziler için kisa süreli dinlenme ve gezme amaçli lokanta, çay bahçesi olarak, ya da küçük ticaret mekanlari ve çarsi olarak düzenlenebilecektir. Bu islev dogrultusunda mekan gereksinimlerine mevcut yapi cevap verebilecektir. Islem ekonomisi açisindan devamliligi saglayabilmek ise topluma tanitimlarla ve topluma kazandirilmasi ile mümkün olabilecektir.

• Kervansarayin orijinal islevini devam ettirmek amaciyla binanin, kisa süreli konaklama tesisi, yani kapasitesi sinirli bir otel olarak düzenlenebilmesi de mümkündür. Bu durumda da yapiya küçük müdahaleler gerekecektir

Yeni islev-islev dönüsümü anlaminda çalismalarimiz ve arastirmalarimiz ilkeler dogrultusunda devam etmektedir. Olumlu ve olumsuz yönler, ilgili kurum ve kuruluslarin da yönlendirilmeleri ve görüsleri dogrultusunda degerlendirilecektir. Yeni islev arayisinda hedef, kervansaraya yasama hakki vermek, tarihi, kültürel ve mimari sürekliligi saglamaktir. Tarihi emanetleri degerlendirerek gelecege aktarmak amaciyla bireysel-toplumsal duyarliligi arttirmak, öz degerlerimize sahip çikarak uygarliga açmak atilacak ilk ve önemli adimlar olacaktir.

AFYONKARAHISAR SULTANDAGI SAHIPATA (ISHAKLI) KERVANSARAYI RESTITÜSYON VE RESTORASYON

RESTITÜSYON RAPORU

Anadolu da geçmisten günümüze asirlardir yasamis degerlerimiz, Anadolu Selçuklu döneminde yapilmis eserlerdir. Mimari üslubu, yapi malzemesinde kullanilan elemanlariyla, bezeme ve süslemeleriyle, dönemin sosyal yasantisini ve kültürünü yansitan, mekan organizasyonlariyla farkli amaçlar için yapilmis birçok yapi 1200 lü yillardan günümüze kadar yaklasik 800 yildir ayakta kalabilmistir.

Dogu ülkelerinin kültürü, ticareti ve ulasimi kadar eski olan han ve kervansaraylar, Anadolu kervan yollari üzerinde de özellikle Selçuklular döneminde 30-40 km'lik mesafelerle insa edilmislerdir. Konumlandiklari yolun ticaret hacmine, yaptiranin mali gücüne göre biçimsel olarak degisiklik gösteren kervansaraylar, esas olarak gereksinimler dogrultusunda yapilmislardir.

Afyon Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayi da, önemli bir bölümü ayakta kalabilen, korunmasi gerekli kültür varliklari arasindadir. Kervansaraya iliskin restitüsyon çalismalarinda,

• Yapinin mevcut durumundan,

• Yapida var olan izlerden,

• Yoklama kazisinda elde edilen bulgulardan,

• Yapiya yönelik bugüne kadar yapilan arastirmalardan,

• Yapildigi döneme ait kayitlardan ve

• Benzer dönem yapilariyla yapilan karsilastirmalardan yaralanilmistir.

Bu bölümde Anadolu Selçuklu kervansaray mimarisi ile ilgili genel bilgilenmeden sonra, Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinin Selçuklu Kervansaraylari arasindaki yeri ve önemi üzerinde durulmustur. Kervansaraya yönelik koruma ölçütleri hakkinda bilgi verilmistir.

Anadolu Selçuklu Mimarisinde Kervansaraylar

Kervansaraylar ya da hanlar, Anadolu Türk Ortaçag tarihinin önemli yapilarindandir. Ticari yasamin gelismesini ve o yasamin canliligini yansitan çok sayida kervansaray, yolcular ve kervanlarin güvenle seyahat etmeleri, barinmalari için yapilmis konaklama tesisleridir. Kervansaraylarin ilk örnekleri, Orta Asya'da Karahanli, Gazneli ve Büyük Selçuklular zamaninda yapilmistir. Ticaret ve güvenlik amaçlariyla yapilan kervansaraylar, surlari andiran duvarlari, taç kapilari ve çesitli hizmetleri karsilayan mekanlariyla mimari ve tasarim bakimindan önemli yapilardir. Dogu ile bati arasinda çok eski bir ulasim güzergahini olusturan ipek yolu, bu yapilarin ortaya çikmasina neden olmus, bununla beraber siyasi, kültürel ve sanat etkilesimini de saglamistir. Emniyetli olmayan ve her zaman soyulma tehlikesi olan ortaçag Anadolu yollarinda dogulu ve batili tüccarlarin kervanlarinin durmadan dolasmalari ve o ortamda Çin'den Avrupa Limanlarina kadar sürekli bir ticari etkinligin gerçeklesmesinde, bir kervanin bir günde gidebilecegi mesafade (30- 40 km ) kurulan kervansaraylarin, etkin bir önemi olmustur.

En önemli Selçuklu Kervansaraylari Anadolu'yu dogu-bati istikametinde kat eden, büyük ticaret yolu üzerinde insa edilmistir. Bu yollardan dogu bati istikametinde olan, Antalya ve Alaiye(Alanya)'den baslayarak Konya, Aksaray, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum gibi büyük merkezlerden geçerek Iran ve Türkmenistan'a ulasmaktadir. Konya-Aksehir istikametinde giden ikinci bir yolda Istanbul'a uzanmaktir (Turan, 1946). Sivas'tan bir yol Malatya-Diyarbakir üzerinden Halep'e ve Musul'a ulasmaktadir (Karpuz, 2001).

Kervansaraylar Selçuklu sultanlari ve devlet adamlarinca vakif olarak kurulmustur. Bir kervansarayin temel isleyisini saglayan yasal ve parasal mekanizma, döneme iliskin vakfiyelerde tanimlanmistir. Kervansaray çalisanlari; çalisanlar basinda yer alan nazir, kontrolleri yapan bir müsrif, bir mütevelli (handa olmasi gerekmiyor), bir hanci, bir muzif (sorumlu müdür), emir havayici (gerekli erzak ve malzemeyi saglayan), ashanede bir asçi, bir baytar ve atli bir hizmet adami, mescit için bir imam ve müezzin olarak kaydedilmistir (Kuban, 2002). Bir kervansarayda yerli ve yabanci ayrit edilmeksizin herkese üç gün yiyecek-içecek verilmis, degisik din, dil ve irktan olan insanlar bu mekanlarda bir tür dünya vatandasligi yasamislardir.

Kervansaraylar, kervanlarin gün boyunca süren yorucu yolculuktan sonra konaklamalarini, bu arada yolcularin ve hayvanlarin her türlü ihtiyaçlarini karsilayabilecek yatakhane, asevi, erzak ambari, depolar, ahirlar, mescit, sadirvan, hamam, eczane, ayakkabici, nalbant için gerekli mekanlar bulundurmakta ve bu hizmetleri karsiliksiz vermektedirler (Turan, 1946-Bakir, 1998). Kervansaraylarin boyutlari, üzerine insa edildikleri yolun, ticaret hacmine, dolayisiyla konaklayacak kervanlarin büyüklügüne ve yaptiranlarin gücünü bagli olarak degismistir (Kuban, 2002).

Kervansaraylar tarihsel geçmisleri, tasiyici sistemleri, yapisal, mimari ve dekorasyon özellikleri ve yayilma alanlari açisindan benzerlik ve süreklilik göstermektedirler.

Erdman (1961), kervansaraylarda “açik” ve “kapali” bölümlerin varligini ölçüt olarak kullanmis, buna göre de;

• Yalnizca kapali kismi olan ‘hol' hanlar,

• Hem açik, hem kapali kismi olan hanlar,

• Yalnizca açik kismi olan ‘avla' hanlar olarak üç grupta siniflamistir (Yavuz, 1976).

Bu siniflamaya ilave olarak iç içe iki plandan olusan ‘esodakli' olarak tanimlanan hanlar da (örn: Alara Han, Eshab-i Kehf Han…) dördüncü tip olarak tanimlanmistir.

Selçuklu mimarliginin nadide eserlerinden olan kervansaraylar;

• Anadolu'daki politik dengelerin degismesi, ticaret yollarinin eski degerlerini yitirmeleri,

• Ulasim araçlarinin degismesi ve buna bagli yeni ulasim aglarinin ortaya çikmasi ile, eski ulasim aginin birçok yerde terk edilmesi sonunda issizlasmis ve kullanilmaz hale gelmislerdir (Bektas.1989).

Günümüzde Selçuklu döneminin önemli yapilarindan olan bazi kervansaraylar belgelenmis, yayinlanmis, bakim ve onarim görerek, kullanima açilmistir. Ancak hanlarin bazilari yagis, nem gibi dogal sebeplerle, sel gibi dogal afetlerle yipranmis, bazilar da ahir ve hurdalik gibi amaci disinda kullanimlardan olumsuz etkilenmistir. Özellikle yakininda bir yerlesme bulunmayan hanlar ise adeta bir moloz yigini halini almistir. Bununla beraber koruma adina yapilan restorasyon çalismalarinin olumsuzlugu ya da tamamlanamadan birakilmasi da yapilarda tahribati artirmistir.

Afyon Sultandagi Ishakli Sahip Ata Kervansarayi da geçmisten günümüze kalan tarihi ve mimari eserlerden, emanetlerden biridir. Kervansaray 1965 – 1975 yillari arasinda kismi bir onarim görmüstür. Ancak bugüne kadar kervansaraya yönelik koruma amaçli ciddi bir çalisma yapilmamistir.

Afyon Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayi Konumu ve Genel Mimari Özellikleri

Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayi Ipek Yolunun Anadolu'yu dogudan batiya asan bölümü üzerinde, Anadolu Selçuklu Devletinin siyasi ve ekonomik bakimdan parlak dönemlerinin sonlari olan 1249 yilinda yaptirilmistir. Bugün Afyon Iline bagli Sultandagi Ilçesi, önceleri Bolvadin kazasina bagli Ishakli Ocagi olarak bilinmektedir. Sultandagi Kervansarayinin kurucusu, Sahip Ata lakabiyla taninmis ünlü Selçuklu Veziri Fahrettin Ali Bin Hüseyin'dir. Hayrat babasi olarak tarihe geçmis ünlü Selçuklu Veziri Sahip Ata'nin Ishakli'daki Hani vakif olarak kurulmus ve yüzyillar boyu hizmet vermistir.

Ishakli Hani, avlusu ve kapali kismi olan hanlar grubuna girmektedir. Kapali bölümü bes sahidan olusmaktadir. Konya Aksaray yolu üzerindeki Sultan Han (1229), Nigde Agzikarahan (1236-1241), Tokat Hatun Hani (1239), Kayseri Aksaray yolundaki Sari Han (XIII. yy ortalari), Konya Aksaray yolundaki Obruk Han (XII. yy ortalari) ile Egirdir-Denizli yolundaki Çardak Han (1230), plan bakimindan en yakin benzerliklere sahip olan kervansaraylardir.

Hanin avlu bölümünde fevkani olarak konumlanan kösk mescit, Anadolu Selçuklu Kervansaraylarinin sayili örneklerindendir. Avlu ortasinda kösk mescidi olan hanlar, Konya-Aksaray yolundaki Sultan Han, Kayseri-Sivas yolu üzerindeki Tuzhisari Sultan Han, Nigde-Aksaray yolu üzerindeki Agzikara Han olarak bilinmektedir. Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinin kuzeydogu-güneybati yönünde konumlanmasi, kösk mescidin avlu ortasinda kible yönüne dogru açili yerlesmesine neden olmustur. Bu özelligi ile diger kervansaraylar arasinda bilinen tek örnektir. Ayrica kösk mescidin mukarnas dolgulu kubbe örtüsü de diger kösk mescitlerde görülmez.

Gereksinmeler dogrultusunda yapilan kervansaraylarda süsleme, genelde avlu portalinde, kapali bölüm portalinde ve kösk mescitte görülmektedir. Sahip Ata Kervansarayinin avlu portali, dönemin mimari özelliklerini tasimaktadir. Yalin bir süslemeye sahip olan avlu portalinde silmelerle çerçeveler olusturulmus, yildiz motifler ve gülbezeklerle bezemeler yapilmistir. Iç portalde istiridye tromplar ve pahli kemer yüzeyi kapiya farklilik kazandirmistir.

Rölöve Sonrasi Kazi Sonuçlari

Sultandagi Sahip Ata Kervansarayi rölöve projesi Eskisehir KTVK kurulunun 15.08.2003 tarih ve 2056 sayili karariyla onaylanmistir. Söz konusu kervansarayin restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazirlanabilmesi için avlu bölümünde ve kapali bölümde sondaj (yoklama) kazisinin yapilmasi istegi ayni tarihte uygun bulunmus ve Eylül-Ekim 2003 tarihlerinde sondaj çalismalari yapilmistir. Çalismalar el ile kullanilan küçük aletlerle gerçeklestirilmistir. Yoklama kazilari, avlu bölümünde ön yüz ve dogu duvari boyunca zeminde izleri bulunan duvarlarla sinirli alanlarda ve bati yönünde üç sahini ayakta olan develik bölümünün önyüz beden duvarina devam eden alanda gerçeklestirilmistir. Ayrica orijinal zemin kotunu bulmak amaciyla giris önünde ve kösk mescit çevresinde yer yer kazilar yapilmistir.

Avlu bölümünde yapilan yoklama kazisi sonucunda ön yüzde girisin saginda tek kapali mekanin, solunda ise köse dahil iki mekanin oldugu anlasilmistir. Köse mekandan baslayarak dogu duvari boyunca mekanlarin, kapali bölüme kadar devam ettigi düsüncesi, kazilar sonucunda netlik kazanmistir.

Kapali bölümde yoklama kazisi hayvan ve insanlari birbirinden ayiran seki izlerinin oldugu kemer ayaklari arasinda gerçeklestirilmistir. Zeminde görülen izlerin toprak altinda da devam ettigi görülmüstür. Ancak tas kaplama oldugu düsünülen seki altinda, zemin kaplamasina ait herhangi bir ize rastlanmamistir. Büyüklügü itibariyle ve ayni nitelikte kervansaraylarda karsilastirildiginda “seki düzeninin olmamasi” düsünülmemektedir.

Sahip Ata Kervansarayinin güneybati duvarina bitisik konumlanan, 1974 yilinda insa edilen Özel Idare Binasi ve müstemilatinin statik ve görsel açidan kervansaraya zarar verdigi gerekçesiyle yikilma istegi de Eskisehir KTVK Kurulunun 15.08.2003 tarih ve 2056 sayili karari geregince onaylanmistir. Kervansarayda yapilan yoklama kazisi çalismalari sonrasinda (ekim 2003) bina yikilarak çevre temizligi yapilmistir.

Yoklama kazisinda elde edilen bulgular, kervansaraylara iliskin çalismalar ve dönem yapilariyla yapilan karsilastirmalarla da desteklenerek, restitüsyon projesinin tamamlanmasi saglanmistir. Restitüsyon çalismasi ise restorasyon projeleri için yol gösterici olmustur.

SULTANDAGI (ISHAKLI) SAHIP ATA KERVANSARAYININ BELGE VE BULGULAR DOGRULTUSUNDA ANALIZI

Hicri 647 Miladi 1249 yilinda yapilan Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayi, Selçuklu döneminde insa edilen büyük ölçekli hanlardandir. Yapinin restitüsyon çalismalarinda daha önce de deginildigi gibi yapida var olan izler, yoklama kazisinda elde edilen bulgular, yapiya yönelik bugüne kadar yapilan çalismalar, yapildigi döneme ait kayitlar ve benzer nitelikte dönem yapilari isik tutmustur. Kervansaray kapali bölüm, avlu (açik) bölümü, kösk mescit ve taç kapilar olarak dört ana bölümde ele alinmis her bölümde plan özellikleri, islevsel özellikler, süslemeler, kullanilan yapi malzemeleri hakkinda bilgi verilmistir. Taçkapilar avlu portali ve kapali bölüm taç kapisi olarak ayri ait basliklarda aktarilmistir. Bölümlerin/mekanlarin anlatiminda daha önce yapilmis çalismalar ve mevcut yapida bulunan izler referans gösterilerek çalismanin mesnetleri de ortaya konulmaya çalisilmistir. Arastirma raporu fotograf ve çizimlerle desteklenmistir.

2.1.Kapali Bölüm

Isleve yönelik olarak insa edilen kervansaraylarin esas amaci geceleyenlerin emniyetini ve gecelemek için gerekli kosullari saglamaktir. Literatürlerde “ahir”, “kapali bölüm”, “kislik bölüm” olarak geçen bölüm, insan ve hayvanlarin barinmalari için yapilan mekanlardir. Kuban (2002) kapali bölümleri, kalin duvar ve ayaklara oturan, genelde sivri profili, besik tonozlarla örtülü paralel sahinlardan olusan büyük mekan olarak tanimlamistir. Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinda kapali bölüm, genel yerlesime göre güneybati yönünde konumlanmistir. Giris duvarina dik birbirine paralel bes sahindan olusan kapali bölümde orta sahin, diger sahinlara göre daha genis ve yüksek tutulmustur.

Barinagin asgari kosullari, hayvanlarin çözülmesi, yüklerin indirilmesi, yolcularin yatmasi, hayvanlarin beslenmesi ve baglanmasidir. Birçok kervansarayda barinak bölümü yalnizca kemerleri tasiyan ayaklarla bölünmüs, bunun disinda devamliligi olan bölüntüsüz mekanlar görünümündedir. Ancak, bu mekanda hayvanlar ve insanlar ayni düzlemde bulunmamakta, hayvanlar için “ahir”, insan ve yükler için “seki” olarak isimlendirilen bölünmeler yer almaktadir (Kuban, 2002; Yavuz, 1992; Yavuz, 1996).

Sultandagi Sahip Ata kervansarayinda da, kapali bölümdeki kemer ayaklarinda çikinti yapan, topuk ve kemer ayaklarinin baglayan tas siralardan, seki düzeninin oldugu anlasilmaktadir. Kervansarayda kemer ayaklarindaki yoklama kazilariyla netlesen bu izler disinda seki izlerine rastlanmamistir. Bu durum seki ve ahir bölümünde olmasi gereken taslarin yerinden sökülerek baska amaçlarla kullanildigi düsündürmektedir.

Yavuz (1992)bes sahindan olusan hanlarda seki düzeni konumunun hep ayni oldugunu belirtmistir. Giris tarafindaki ikinci birimde baslayan seki, ikinci ve dördüncü dikey sahinda yer almakta, dip duvara kadar uzandiktan iki kanat, yatayda birlesmekte ve böylece U biçimi almaktadir. Dolay, Çardak, Kayseri Sultan, Agzikara, Sadettin, Susuz, Karatay ve Avanos Sari Hanlarda seki hep bu durumdadir. Bu bilgilerden ve kazi sonrasi bulgularla kemer ayaklarini baglayan yer yer izlerden yola çikarak Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinda da sekinin ikinci birimde basladigi, orta sahinin iki yaninda devam ettigi ve güneybati duvarinda birleserek U biçimini aldigi düsünülmektedir.

Kapali mekanda zeminden 0,80 m – 1, 20 m yüksekliginde (Müler, 2001) olan sekilere ahsap ya da tas merdivenlerle ulasilmaktadir. Yavuz (1192) hanlarda hayvanlarin bulundugu ahir kotunda beslenme ve su gereksinimi için, seki kenarinda ya da dis duvar yüzeyinde yemli ve yalak düzeninden söz etmektedir. Ayrica hayvanlarin baglanmasi için halkalar yada kemer ayaklarina açilan delikler bulunmaktadir. Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinda seki ve ahir düzeni zaman içinde tamamen yok oldugundan, seki merdiveninin nerede ve nasil oldugu konusunda bir bilgiye ulasilamamistir. Bunun yani sira duvarlarda yemlik ve yalak düzenine yönelik herhangi bir izde bugün mevcut degildir. Bu durum yemlik ve yalak düzeninin duvar yüzünde degil, seki kenarinda oldugu izlenimini vermektedir. Hayvanlarin baglanmasi için halka ve demir kanca izlerine de rastlanmamistir.

Kervansaraylarin kapali bölümleri içe kapali, az isik alan mekanlardir. Kapali bölüme isik ve hava, masif kalin duvarlara delinmis, sayica çok olmayan, kisin yagistan, yazin günesten koruyan mazgal pencerelerden ve diger sahinlara göre yükseltilmis orta sahindaki fener pencerelerinden iç mekana alinmaktadir. Mazgal pencereler korunma ve içerideki esyanin emniyete alinmasi için insan boyutunun üstünde bir yükseklikte dar, uzun ve içe dogru sevli olarak düzenlenmistir. Yükseltilmis orta sahindaki aydinlik kubbesi disaridan genelde sekizgen bir kasnakla çevrelenerek sivri Selçuklu külahina dönüsmektedir. Sekizgen kasnak üzerinden açilan ince uzun pencereler kapali bölümü aydinlatmaktadir. Aydinlik fenerinde yer alan pencere düzeni farkliliklar gösterebilmektedir. Hanlarda fener bölümü genelde yikilmis olmasina ragmen kaynaklardan ve onarilan kervansaraylarda yapilan çalismalara göre fener konumu ve biçimlenmesi konusunda genellemeler yapmak mümkün olabilmektedir.

Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinda kapali bölümün aydinlatilmasi güneydogu ve güneybati masif duvarlar üzerinde bulunan mazgal pencerelerden saglanmaktadir. Güneydogu duvarinda iki, güneybati duvarinda üç mazgal pencere yer almaktadir. Güneybati duvarindaki pencereler boyut ve yerden yükseklikleri itibari ile birbirinden farklidir. Giris duvarina dik bes sahindan, giris aksinda olani, yan sahinlara göre daha genis ve yüksek tutulmustur. Genis ve yüksek olan bu orta sahinda aydinlik feneri açikligi bulunmaktadir. Girise göre üçüncü açiklikta, yani merkezde kare planli alan, daha da yükseltilerek bugün bulunmayan aydinlik kubbesi olusturulmustur. Kubbeye geçis için kullanilan tugla pandantifler bu düsünceyi destekleyen izlerdir. Ancak 1974 yilinda Mahmut AKOK Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinin rölöve projesini hazirlamis ve çalismasinda, aydinlik fenerin birçok kervansarayda merkezde oldugunu vurgulayarak, Ishaklida aydinlik fenerinin girise göre ikinci açiklik üzerinde yer aldigini ve bunun bir ayricalik oldugunu belirtmistir. Yapilan arastirmalar ve yerinde bulunan pandantif izler bu tespitin dogru olmadigini göstermektedir.

M.Ferit ve M.Mesut'un 1934 yilinda hazirlamis oldugu “Selçuklu Veziri Sahip Ata ile Ogullarinin Hayati ve Eserleri” isimli çalismasinda, Ishakli kervansarayinda aydinlik kubbesinin Sultan, Zazadin ve Horozlu Han Kubbelerine benzedigi belirtilmektedir. Zazadin Hanin aydinlik feneri dista, alt bölümde kare planli olarak dikkati çekerken, üst kisimda köseler pahlanmis ve sekizgen görünüm saglanmistir. Fener içten kubbe, distan ise konik külahtir. Kesme tas ile insa edilen kubbenin dört yönünde birer pencere bulunmaktadir. Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinda kubbeye geçitse kullanilan tugla pandantif, Horozlu Handa oldugu gibi kubbenin de tugla malzemeden oldugunu düsündürmektedir. Kare planli kubbenin dista, alisageldigi ve belirtildigi gibi konik külah biçimini aldigi ve kesme tas kullanildigi muhtemeldir. 1970li yillarda kervansarayda yapilan onarimda fener bölümü sirali moloz taslar üzerine betonarme hatilla bitirilmis ve aslina uygun olmayan bir biçimde demir profillerle fener açikligi geçilmistir.

Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinda giris duvarina dik bes sahinin üst örtüsü, çatida da ayni düzende devam ederek besik tonozla örtülmüstür. Moloz taslarla yapilmis üst örtü yükü, ayni zamanda üst örtüyü biçimlendiren kemerler araciligi ile zemine aktarilmaktadir. 16 kemer ayagi bulunan kapali bölümde kemer açikliklari ve yükseklikleri orta sahin disinda hemen hemen aynidir. Selçuklu Kervansaraylarinda, iki merkezli sivri, basik, yarim daire profilli kemerlerle düz kemerlerin yaygin olarak kullanildigini belirtmistir. Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinin kapali bölümünde sivri kemerler kullanilmistir. Kemer yapi malzemesinde kesme tas kullanilmis, kesme tas üzerine moloz taslar sirali olarak devam etmistir. Kemer ayaklarinda ise kesme tas kullanilmistir. Kapali bölüm çevre duvarlari iç kisimda sirali moloz tas, dista ise kesme taslarla örülmüstür.

Kapali bölümde yapi malzemelerini baglayici olarak kireç harci kullanilmistir. Kemer ayaklarinda ve kemer taslarinda yanasma derzli örgü teknigi uygulanmistir. Toprak dam oldugu düsünülen üst örtüde yagmur sulari U biçimli çörtenlerle disari atilmaktadir. Kapali bölüm dis duvarlarinda, uzun duvarlara destek amaciyla uygulanan payandalar köse noktalarda bir karenin dörtte üçü ve yüzeylerin ortasinda karenin yarisi, yani dikdörtgen biçimde uygulanmistir. Yavuz(2002) daha çok han duvarlarinda destek amaçli kullanilan payandalarin plandaki biçimine uygun bir külahla bitirildigini belirtmektedir. Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinda payandalarin nasil bittigi konusunda bir iz yer almamaktadir. Ancak bu konuda yapilan arastirmalar dogrultusunda kare ve dikdörtgene uygun külahla bittigi düsünülmektedir.

Avlu Bölümü

Kervansaraylarda açik ve kapali bölümler en eski örneklerden bu yana düsünülmüstür. Kapali bölümün mimarisi fazlaca çesitlilik göstermezken, avlu planlamasinda farkliliklar görülmektedir. Bazi kaynaklarda kapali bölüm ‘kislik', avlu bölümü ‘yazlik' olarak tanimlanmistir. Kervansaray mimari yapilanmasinda avlu, servis mekanlarini içermektedir. Kapali bölümün geceleme islevine karsin, hanin diger bütün islevleri avlu çevresinde görülmektedir. Kervansarayin yalin sade görünümünü vurgulayan taç kapidan avluya girilmektedir. Avlu bölümünde kervansarayin büyüklügü ile de iliskili olarak mutfak, yönetici odasi, hamam, önemli yolcular için bir iki oda, mescit gibi kapali ve develik adi verilen tek veya çift revakli tonozla örtülü yari açik mekanlar bulunmaktadir.

Birçok kervansarayda avludaki kapali mekanlarin tam olarak hangi isleve hizmet verdigi bilinmemektedir. Kayseri-Malatya yolu üzerinde konumlanan Karatay Handa, giris aksi solanda yönetici odasi, dar uzun bir tonozla ulasilan L sofali bir özel daire ve mescit bulunmaktadir. Ayrica kendi içinde ayri bir plan semasina sahip hamamda avludan kullanilan mekanlar arasindadir (Kuban, 2002).

Konya-Aksaray yolu üzerinde konumlanan Sultan Handa, avluya açilan kismen magaza, kismen yatacak yer olarak kullanilan derin odalar yer almaktadir. Kapi tarafinda han bekçisine veya nöbetçi askere mahsus mekan bulunmaktadir. Konyali (1974) Aksaray Sultan Handa avluda bulunan sekiz odayi, yolcularin yüklerini ve kiymetli esyalarini muhafaza edecekleri mekanlar olarak tanimlanmis ve bu mekanlarin mazgal pencere ile disa açildigini belirtmistir. Bazi odalarin da içten bölündügünü, depo ve mahzen olarak kullanildigini ifade etmistir. Yolculara yiyecek hazirlamak için gereken ashanenin de avluda yer aldigi belirtilmistir.

Bas (2001), Zazadin Haniyla ilgili arastirmasinda avludaki birbiriyle baglantili mekanlari hamam yada mutfak olarak yorumlamistir. Kuban (2002), hanlarda mutfaklarin çok kapsamli olmadigini belirterek, yolculara içecek su verildigini, ancak banyo imkaninin mümkün olmadigini vurgulamaktadir. Bununla beraber, tuvalet olarak yorumlanan hacimler varsa da bunun biçimsel olarak düzenlenmis bir örnegine bugüne kadar rastlanmamistir. Ancak çok büyük hanlarda hamam, erzak depolari, mutfak, belki nalbant ve binek takimi tamircileri için islik mekani, avluda yer alan almistir. Bünyesinde hamam bulunmayan hanlarda ise bu gereksinim hanin disinda karsilanmistir.

Avluda yapilan düzenlemelerde yapi malzemesi olarak kesme tas, moloz tas ve bazi örneklerde tugla kullanilmistir. Derz malzemesi olarak kireç harci kullanilmistir. Üst örtü genelde toprakla kaplidir. Avlu odalarinin duvarlari ve tonozlari sivalidir. Odalarin tonoz üst örtüsü moloz taslarla örülmüstür.

Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinin avlu bölümü kapali ve yari açik düzenlemelerden olusmaktadir. Kapali bölüme göre daha fazla tahrip olmus avlu bölümünde girisin de yer aldigi ön yüzde ve girise göre sol kolda sirali kapali mekanlar bulunmaktadir. Girisin solunda kösede dahil olmak üzere iki kapali mekan yer almakta, sag kolda ise bir kapali oda ile birlikte yari açik bir mekan bulunmaktadir. Müllerin (2001) Aksaray Sultan Han için, mekanlarin han bekçisine veya nöbetçi askere, ayrica hanin yöneticisinin kullanimina yönelik oldugu söylenebilmektedir. Bu mekanlarin duvarlarinda kireç harçli baglama malzemesiyle derzli kesme tas teknigi kullanilmistir. Bu yüzdeki mekanlarin üst örtüsünün nasil oldugu konusunda duvarlarda herhangi bir iz bulunmamaktadir. Diger hanlarda yapilan arastirma ve bulgulara yönelik degerlendirmeler isiginda genel olarak belirtilen moloz tas örgünün Sultandagi Sahip Ata Kervansarayindaki avlu mekanlarinda avlu aksina dik tonoz örtü olarak uygulandigi düsünülmektedir.

Girisin solundaki ön yüzdeki köse oda dahil yedi hücre yer almaktadir. Ön ve yan yüzden cephe alan köse mekana avluda güneybati yönünden girilmektedir. Kösedeki mekan dahil yan yana siralanan üç kapali hacimden sonra yari açik mekan bulunmaktadir. Ekim 2003 tarihinde yapilan yoklama kazilarinda mekanin avlu yüzünde duvar izine rastlanmamasi ayrica eyvan olarak tanimlanan yari açik mekandan kapali mekanlara giris olmasi bu düsünceyi dogrulamaktadir. Bu mekandan sonra kapali üç mekan yer almaktadir. Girisi eyvandan olan ikinci mekan, avlu girisi bulunmayan diger bir mekana baglanti saglamaktadir. Birbirinden geçilen bu mekanlari, bas (2001) Zazadin Han için hamam yada mutfak olarak yorumlanmaktadir. Ancak, Sultandagi Sahip Ata kervansarayinin hamam gereksinimi hanin disinda karsilandigindan, avlunun güney bati duvarindaki birbirinden geçilen mekanlar mutfak ve erzak depolari olarak yorumlanabilmektedir. Diger üç mekanin ise servis amaçli diger mekanlar olarak yada kiymetli esyalarin muhafazasi için düzenlenmis mekanlar olarak kullanildigi düsünülmektedir. Dis duvarlari tamamen yikilmis bu mekanlarin mazgal pencerelerle aydinlatildigi ve havalandirildigi düsünülmektedir.

Odalarin duvarlari kireç harciyla moloz taslarin sirali bir biçimde örülmesiyle tamamlanmistir. Bu bölüm tamamen yikildigindan üst örtüsünün nasil oldugu konusunda bir iz bulunmamaktadir. Avluda sirali mekanlarin kapali bölüm bitisiginde bulunan son odasinda duvardaki tonoz baslangici, bu odalarin üst örtüsü hakkinda fikir vermektedir.diger hanlarda yapilan degerlendirmelerle de bu mekanlarin üst örtüsünde avlu aksina dik besik tonozun kullanildigi söylenebilmektedir. Tonoz örtüde moloz taslar kireç harçli derz ile örülmüstür.

Kervansaraylarda avluda yer alan bölümlerden olan tek veya çift revakli alanlar “develik” olarak tanimlanmaktadir. Avlu ana aksina dik tonozlarla örtülü bu yari açik mekanlar develerin ve yazin diger hayvanlarin baglandigi alanlardir. Toprakla kapli olan tonoz örtü, kireç harçli baglama malzemesiyle moloz tas kullanilarak örülmüstür. Disariya penceresi olmayan bu bölümlerde üst örtü yükü kemerlerle zemine aktarilmaktadir. Kemer ayaklarinda kesme tas yanasma derzli olarak kullanilmistir.

Hanlarin avlu bölümünde beden duvarlari kapali bölümde oldugu gibi distan yönü tas yada kesme tas, içten ise moloz taslarla kaplidir. Avlu zemininde kullanilan döseme malzemesi genelde tastir.

Kervansaraylarin anitsal görünümleri dis duvarlarda payandalarla desteklenmistir. Payandalar uzun duvarlarda duvarin direncini arttirmaktadir. “payandalar kare, dikdörtgen, daire, çokgen gibi farkli biçimlerde uygulanmislardir. Köse noktalarda dörtte üç olarak tekrarlanirlar ve üstleri plana uygun biçimde sekillenmis bir külahla bitirilmistir.” Yavuz (1992) hanlarin savunma amaciyla da kullanildigini vurgulayarak, bu amaca yönelik bazi kervansaraylarda çatida, dendanlarin yer aldigini belirtmistir. Toprak kapli çati yüzeyi, rahat bir sekilde üzerinde yürümeye elverislidir. Çatilar kullanilabilmeleri ve bakimlari için ulasilabilir olmakta, çatiya çikmak için yeri avlu içinde degisken olan tas ya da ahsap merdiven kullanilmaktadir. Merdiveni bulunmayan hanlarda ise tasinabilir merdivenle çatiya ulasildigi düsünülmektedir. Çatilarin yagmur suyu çörtenlerle dis duvarlardan atilmaktadir.

Sultandagi Sahip Ata kervansarayinin avlu bölümünde, girisin sag tarafinda, önyüzden kapali bölüm duvarina kadar uzanan kuzeybati yönünde, revakli bölüm yer almaktadir. Revakli bölüm beserden iki sira kemer ayaklarindan olusmaktadir. Avluya dik üç sahin ve alti kemer ayagi bugünde ayaktadir. Diger dört kemer ayaginin kismen zemin üstünde kalan izleri Ekim 2003 tarihinde yapilan yoklama kazisi çalismalariyla belirgin duruma gelmistir. Revakli bölümde, barinak bölümünde oldugu gibi sivri kemer kullanilmistir. 1971'li yillarin basinda revakli alanda kapali bölümden itibaren üç sahinda onarim yapilmistir. Yikilan tonoz örtü ve tahrip olan kemer ayaklari tamamlanmistir. Tonoz örtü moloz taslar arasina çimento harçli siva ile doldurma tekniginde örülmüstür. Kemer ayaklarinda yanasma derzli kesme tas duvar örgü teknigi kullanilmistir. Orijinal yapida, kemerlerde ilk sira kalin, ikinci sira daha ince olmak üzere kesme tas kullanilmistir. Kemer üstlerinde ve tonozda kireç harçli moloz tas kullanilmistir. 70'li yillarda yapilan onarimda üst örtüde yenilenmis ve her tonozun üstü kesme taslarla besik çati biçiminde kesme tasla kaplanmistir. Her tonozun arasina gelecek sekilde olusturulan su kanalarinda yagmur sulari toplanarak dis duvardan çörtenlerle disari aktarilmaktadir. Yapildigi dönemde üst örtünün Yavuz'un ve Kuban'in diger hanlar için belirttigi gibi toprak kapli oldugu düsünülmektedir.

Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinin avlu zemini tasla kaplanmistir. Tasla kapli yüzeyler Ekim 2003 tarihinde yapilan yoklama kazilariyla avlunun belirli yerlerinin açilmasiyla ortaya çikmistir. Üst örtüye çikmak için bazi hanlarda yer alan merdiven düzenine, Sultandagi Sahip Ata kervansarayinda rastlanmamistir. Üst örtüye ulasmak için tasinabilir merdiven kullanildigi düsünülmektedir. Kervansarayda uzun duvarlarda, duvarin direncini arttirmak için yapilan payandalar, kapali bölüm duvarlarindan daha uzun tutulan avlu duvarlarinda da kullanilmistir. Köselerde kare formun dörtte üçü, ön yüzde taçkapi ve köse nokta arasinda yarim daire payanda bulunmaktadir. Yan duvarlarda köseler arasinda bir yarim kare yani dikdörtgen, bir de yarim daire payanda yer almaktadir. Yapilan onarimlarda güneydogu yan duvarda ara payandalar dikdörtgen planda yapilmistir. Payandalarin üst bölümlerinin nasil oldugu konusunda herhangi bir iz bulunmaktadir.

Avlu dis duvarlari kapali bölümde oldugu gibi içten kireç harçli moloz tas, distan ise yanasma derzli kesme tas ile örülmüstür. Ön ve yan yüzlerde 70'li yillarda yapilan onarimlarda yine kesme tas kullanilmistir. Avlu dis duvarlarinin yüksekligi revakli bölümün ve kapali mekanlarin distan algilanmasini engelleyecek yüksekliktedir.

2.3. Kösk Mescit

Anadolu Selçuklu Kervansaraylarinda mescit, hem avlulu hemde kapali bölümden olusan hanlarda, avlu bölümünde dikkatimizi çekmektedir. Günümüze olusan örneklerden mescitlerin kervansaraylarda kesin bir yerinin olmadigi, planlama ve yapim sirasinda diger mekanlarin konumuna göre mescit için bir mekan ayrildigi anlasilmaktadir.

Dinimizde namaz kilmak için temiz bir yer yeterli ise de, gerek hava sartlarindan korunmak, gerekse etrafta dolasan hayvanlarin kirletmesini önlemek için ibadet mahallini zeminden yükseltmek veya kapali bir hacim durumuna getirmek ilk çare olarak görülmüstür. Ayni anlayisla fakat fevkani kapali hacimler halinde sekillendirilen kösk mescitler ise, Türk mimarisine farkli örnekler kazandirmistir.

Yükseltilmis mekan olgusunun islevsel nedenlerle beraber kösk mescitlerin önemini vurgulamak amacini tasidigindan söz edilebilmektedir. Anadolu Selçuklu mimarisinde mescit, avluda yapinin bir bölümü ile bitisik olarak ön yüzde ya da avlu ortasinda tamamen bagimsiz olarak biçimlenebilmektedir. Küçük bir toplulugun ibadeti için yapildiklarindan üzerleri kubbe yada tonoz ile örtülü tek bir hacimden olusmaktadir. Yükseltilmis üst mekana çikis, tek yada çift yönlü tas merdivenle saglanmaktadir.

Yükseltilmis kösk mescitin altinda abdest alma imkani veren bir çesme veya havuzlu sadirvan bulunmaktadir. Anadoludaki kösk mescitlerin en eski örneklerinden biri Konya-Beysehir Kervan yolu üzerindeki xii. yydan kalma Kizilören kervansarayinda bulunmaktadir. Burada kösk mescit, ön cepheden kütle halinde bir çikinti yapan giris kisminin solanda ve kemerler üzerinde yari müstakil olarak yer almistir. Öndekiler müstakil, arkadakiler ise cephe duvarindan plastr seklinde çikinti yapan dört ayaga oturtulmus, dört sivri kemer ve bir çapraz tonozla mescit zeminden yükseltilmistir. Altta plastr ayaklari arasinda bir çesme mevcuttur.

Konya-Aksaray yolu üzerinde bulunan Zazadin Handa mescit, giris eyvaninin solunda ön yüzde konumlanmistir. Duvardan disa dogru tasirilan taslarin merdiven basamagi sekline dönüsmesiyle üst kota ulasim saglanmistir. Kare planli mescidin iç duvarlari düzgün kesme taslarla örülmüs, güney duvarda bulunan ve oldukça tahrip edilen mihrap nisinin etrafi ise basit geometrik motiflerle bezenmistir. Üst örtüsü tamamen göçmüs olmakla birlikte duvarlardaki izlere göre üzerinin yildiz tonozla örtülü oldugu anlasilmaktadir.

Kayseri-Malatya kervan yolunda konumlanan Karatay Handa mescit, avlu girisinin saginda bulunmaktadir. Mescidin kapisi büyük bir portal seklinde avluya açilmaktadir.

Egirdir-Denizli yolu üzerinde Goncali'daki Akhan da önyüzde girisin solunda, hole bitisen besik tonozlu mekanin üst kotunda, köse üçgenleri üzerinde kubbeli mescit yer almaktadir. Kayseri-Aksaray yolu üzerinde konumlanan Sari Handa ise mescit Kizilören Handa oldugu gibi avlu portalinin üzerine yerlestirilmistir.

Kervansaraylarin avlu bölümünde önyüzde konumlanan mescitlerden farkli olarak, genelde sultan hanlarin bir özelligi sayilan avlu ortasinda bagimsiz bir yapi biçiminde fevkani kösk mescitler de kervansaraylara farklilik kazandirmislardir.

Kösk mescitler dört destekli yapinin kaide olarak kullanilmasiyla olusmaktadir. Üst duvarlar yükseltilerek, mescit tonozun kavisini gizlemektedir. Mescidi avlu ortasinda kösk mescit olarak tasarlanan Konya-Nevsehir yolu üzerindeki Agzikara Han, Kayseri-Sivas yolu üzerindeki Tuzhisari Sultan Han, Konya-Aksaray yolundaki Sultan Han ve Afyon-Konya yolu üzerindeki Sultandagi Sahip Ata Hani olmak üzere dört adettir. Kösk mescitlere mihrap duvari karsisindaki yüzeyden girilmekte, genelde iki yan duvarda pencereler açilmaktadir. Iki yada tek yönlü bir merdivenle mescit kotuna ulasilmakta ve kapi önünde giris için bir sahanlik bulunmaktadir. Islevsel amaçli insa edilen, yalin sade bir mimari anlayisi sergileyen kervansaraylarda süslemenin yer aldigi bölümlerden biride kösk mescit olarak dikkatimiz çekmektedir. Mescidin dis yüzeyinde kullanilan silmelerde, mescit alt mekaninda tasiyici ayaklari olusturan kemer yüzeylerinde, disa açilan pencerelerde, mescit kapisinda, mihrapta ve üst örtü iç yüzünde süslemeler yer alabilmektedir. Kösk mescidin önemi, islevsel amaçli yükseltme ile beraber süsleme ile de vurgulanmis olmaktir.

Kösk mescit altinda abdest almak için çesme yada sadirvan bulunmaktadir. Konya-Aksaray yolu üzerinde konumlanan Sultan Han kösk mescit altinda sadirvan bulundugu Konyalinin çalismasinda belirtilmistir. Avluda müstakil bulunan kösk mescitlerde namaz kilinan mahalden birkaç basamak merdivenle ezan mahfili olarak tanimlanan alana çikildigi görülmüstür. Akalin(1987), Agzikara Hanin kösk mescidinde terasa çikan bir merdivenin varligindan söz etmektedir.

Kösk mescitlerin insasinda yapi malzemesi olarak kesme tas kullanilmistir. Kesme tas yanasma derzli olarak uygulanmis, pencere, kapi, mihrap ve üst örtüde eger varsa mukarnas uygulamasi, islenmis taslarin bindirme tekniginde bir araya getirilmesiyle olusturulmustur.

Günümüze kadar ulasan, yapim tarihi itibari ile avlu ortasinda bagimsiz konumlanan kösk mescitlerin son örnegi, Sultandagi Sahip Ata kervansarayinda bulunmaktadir. Sultan Hanlarda dikkatimizi çeken kösk mescitler, Sahip Ata Kervansarayinda, kervansarayin yönlenmesiyle de iliskili olarak ana eksenden farkli konumlanmistir. Kösk mescidin genel kurgu içindeki bu konumu Ögel tarafindan “sultan hanlardakinden anlam düzeyinde farklilik olusturulmak istenmesi” biçiminde yorumlanmistir. Avlu içinde ana eksene göre farkli konumlanan baska bir örnek bulunmamaktadir. Kervansaraydaki kösk mescit kuzeydogu-güneybati yönünde konumlanan avlu içinde, avlu yatay eksenine göre kible yönüne dogru yaklasik 20 derece kaydirilmistir.

Kösk mescit alt yapida L biçiminde dört ayakla tasinmaktadir. Ayaklar birbiriyle dört yüzde kemerlerle baglanmaktadir. Kuzey yani giris yönünde iki yönlü merdivenle mescide ulasilmaktadir. Yikilan merdiven zemin üstündeki bugünkü izlerinden, giris kotuna ulasan dokuz basamak oldugu anlasilmaktadir. Zemindeki ayaklar kare zeminin köselerinden manastir tonozu biçiminde birleserek alt mekani örtmüs ve ayni zamanda mescit dösemesini de olusturmustur. Giris yüzeyi disinda her yüzde kemeri olusturan taslar yarim yildizli motiflerle süslenmistir. Her yüze kemer taslari disinda düsey duvarda da yarim yildizli süslemeli ve egrisel silmeler cepheleri zenginlestirmistir. Köselerde dairesel silmeler yer almaktadir. Kösk mescidin üst bölümü tamamen yikildigindan silmelerin nasil tamamlandigi bilinmemektedir. Diger kösk mescit örnekleri incelendiginde yüzey kenarlarindaki silmelerin ayni oran ve mesafede yüzeyin üst noktasinda da devam ettigi ve çerçeveyi tamamladigi tahmin edilmektedir.

Mescit giris kapisinda kirilmis egri yüzeyli süslemeli bir tas yer almaktadir. Süslemeli tas üzerinde geçmeli mermer tas sirasindan sonra mukarnasli kavsara yer almaktadir. Kapi çevresinde olusturulan silmelerle girisin vurgulanmasi devam etmektedir.

Mukarnas kavsaralar, yan yüzdeki pencerelerde ve mihrapta da bulunmaktadir. Çökmek üzere olan mihrap duvarinda disa açilan bir yüzey bulunmamaktadir. Mihrabin köse noktalarinda sütunçeler yer almaktadir. Içten sade görünümlü pencereler, yüzeyde silmelerle tamamlanmistir. Mescit girisinin saginda yer alan üç basamakli merdivenden sonra sahin olusmakta ve ezan okumak amaciyla basik kemerli bir kapidan geçilerek, duvar içinden üst örtüye çikan merdivene ulasilmaktadir.

Orta noktasi çökmüs olan mescit alt zemini kesme tas dösemedir. Içte düsey duvarlarin üst bölümünde gösterisli bir silme kusak dolasmaktadir. Kubbe, silme kusaklardan sonra yedi siradan olusan mukarnas örtü ile tamamlanir. Kubbenin bugün üç siradan sonrasi yikilmis durumdadir. Akok'un (1974) yaptigi çalismaya göre mukarnas örgüsü dört duvar üstünden baslayip ikinci ve üçüncü kademede sekizgenlere ve son orta yildizlarinda da altigen ve onikigenlere bölünmektedir.

Kösk mescit altindaki alanda önge'nin belirttigi gibi abdest almak için sadirvan yada çesmenin bulundugu düsünülmektedir. Mescit çok harap bir durumda bulundugundan, güvenlik açisindan bu alanda kazi yapilmasi uygun görülmemis, uygulama asamasinda yapilacak çalismalarla zemindeki düzenlemenin nasil oldugu konusunda arastirmalarin tamamlanmasi uygun bulunmustur.

Kesme taslarin yanasma derzli olarak kullanildigi kösk mescitte yer yer devsirme malzeme kullanilmistir. Dogu cephesinde üçgen alinlikli mermer tas ve mihrap duvarindaki birkaç tas kösk mescitte kullanilan devsirme taslara örneklerdir. Harap durumda olan ve statik açidan güvenligi bulunmayan mescidin döseme ve tonoz örtü taslarinin mescit altinda yerde serbest bulunan taslar oldugu düsünülmektedir.

Selçuklu Mimarisinde Taç Kapilar ve Kervansaraylarda Uygulanisi

Anadolu Selçuklu Mimarisinde yapilarin tümünde ilgi çeken düzenlemelerden biride taç kapilardir. Genellikle önyüzün ortasina yerlestirilmis olan taç kapilarin en belirgin özelligi, cephe yüzeyine kiyasla bir çikinti yada girinti saglamalaridir.

Taçkapilar genel olarak kavsara, profiller, kusatma kemerleri, insa kitabeleri, köse sütuncuklari, sütuncuk basliklari, mihrabiyeler, gülbezekler ve kabaralarla zenginlestirilmistir. Her taçkapi kendine has özellik ve farkliliklarla Türk Mimarisinde farkli bir öneme sahiptir. Ünal (1982) “Osmanli Öncesi Anadolu – Türk Mimarisinde Taçkapilar” isimli çalismasinda taçkapiyi olusturan ögelere ayrintilariyla yer vermis ve özellikle Selçuklu Taçkapilarini incelemistir. Ögelerin taçkapilarda kullaniminda sanatçilarin arayis ve yorumlariyla farkliliklar söz konusu olmustur.

Bayburtoglu'nun (1976) “ Anadaolu Selçuklu Devri Büyük Programli Yapilarinda Önyüz Düzeni” isimli çalismasinda Selçuklu yapilarinda önyüzü olusturan elemanlara ayrintili olarak yer vermis ve önyüzü vurgulayan en ektin elemanlardan olan taçkapilari, detayli bir biçimde ele alinmistir.

Genellikle ön-yüz bütününde; taçkapi-önyüz genisligi dengelenmis ve bu denge bozulmamak üzere taçkapi yükseklikleri, önyüz duvarindan yüksek tutulmustur. Taçkapi yüzeyini bezemesiz birakmaktan kaçinilmis, yan kanatlari bulunan taç kapilarin hemen hepsinde en distan nise dogru bir kademelenme meydana getirilmistir. Silmeler ve bezemeli bordürlerle elde edilen bu kademelenme sag ve sol yanlarda oldugu gibi kapi dikdörtgeninin üst kisminda da aynidir. Silmeler kavisli düz silmeler, 45 derecelik silmeler, kaval silmeler, mukarnas seritler biçiminde çesitlenebilmektedir. Taç kapilarda “kavsara” olarak adlandirilan ana nis örtüsü genellikle az veya çok derin bir tonoz parçasi yada mukarnas bir sistemden olusmaktadir. Kendine özgü geometirisi ve teknolojisi ile özel bir ayrinti olan mukarnas, kullanildigi yere göre örtü, geçis bölümü, silme ve çerçeve olabildigi gibi taçlandirma ve kolon üst basliklarinda da kullanilmistir. Mukarnas görsel olarak bir zenginlik saglamasinin yani sira, yapi örgüsünün de bir parçasi durumundadir. Mukarnasin basladigi kotta, kapi ön boslugu genelde bir karenin yarisi planindadir.(ax2a). Mukarnasin olusumunda alttaki siraya nazaran çikinti teskil eden taslar nisleri olusturur. Iki mukarnas hiç üst üste gelmediginden ve her mukarnas alttaki üzerine çikinti yaptigindan konsolvari dirsekler olusur. Bu dirseklerin zikzaklari, mukarnasli nislere yildiz planini vermektedir.

Büyük çogunlugu basik kemerli olan giris tapilari, yan duvarlari ve içi zengin bezemeli olan ana nisin içinde yer almakta, nisin iki yan duvarina yerlestirilen ve ana çizgileriyle taçkapi düzenini yinelemekte olan mihrabiyeler, ana nise derinlik kazandirmaktadirlar.

Bayburtluoglu arastirmasinda, tas kapilarinrestitüsyon ve restorasyon çalismalarina yardimci olacak matematiksel oranlar belirlemistir. Taçkapilar üzerinde yapilan geometrik uygulamalarda genisligin 2, yüksekligin 3 birim uzunlukta oldugu, baska bir deyisle 2/3 oraninin uygulandigi, bu yolla taçkapi yüzeyinin alti kareye bölündügü belirtilmistir. Ayrica portal genisliginin 1/3 – ¼ ‘ü kadar genislikte olan kapi açikligi ve mukarnas sistemin yanlari ile üstünde kalan kisimlar bordürlerle bezenmekte, kavsara köseliklerine çogunlukla rozet yada kabaralar yerlestirilmektedir. Ölçülebilen taç kapi dis genisligi (a) olarak alinirsa, (a/2) kapi kemerinin kilittasi üzerine ve çogunlukla ortasina rastlayan, esikten yüksekligi verecegi belirtilmistir. Alti kare ilkesinin isiginda ise taçkapi yüksekliginin a/2x3=h formülü ile saptanabilecektir.

Binalar hakkinda bilgi ihtiva eden kitabeler, taçkapilarda kavsaranin içinde yada kavsaranin üst kisminda konumlanabilmektedir. Kitabe taçkapi üzerinde veya disinda alisilmamis yerlere de bulunabilmektedir.

Anadolu Selçuklularinin tüm yapilarinda oldugu gibi, güven ve islev geregi büyük olan kervansaraylarda da taçkapi düzeni farklilik göstermektedir. Genelde süsleme bakimindan zengin olmayan kervansaraylarda bezeme, agirlikli olarak taçkapida görülmektedir. Açik ve kapali bölümü olan kervansaraylarda avlu taç kapisi ‘dis portal', kapali bölüm taçkapisi ‘iç portal' olarak tanimlanmaktadir. Hem iç portal hemde dis portal görsel açidan taçkapilarin olusturdugu etkiyi vermek amaciyla farkli düzenlemelerde karsimiza çikmaktadir. Ancak avlu önyüzü ve önyüzdeki etkin ögelerden olan taçkapi disaridan ilk algilanan unsurlardan olmasi bakimindan daha da özenle kurgulanmistir. Karakteristik olarak kervansaray taçkapilari, diger yapi türlerinin özelliklerini tasimaktadir, dolayisiyla genel çerçevede taçkapilara yönelik yapilan açiklamalar ve verilen ölçütler kervansaray taçkapilari için de geçerli olmaktadir.

Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayi Avlu Taçkapisi

(Dis Portal)

Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinda iki renkli taslarla örülmüs avlu taç kapisi, önyüz duvarinin önüne geçecek biçimde yapilandirilarak üçüncü boyut etkisi arttirilmaya çalistirmistir. Taçkapinin disa bakan kisa yan yüzleri alisageldigi gibi yalin birakilmistir. Çikinti yapan taçkapi önyüz dis kösesinde, yarim daire kesitli köse sütuncuklari yer almaktadir. Üst bölümü yikilmis olan sütuncuklar, Ünal'in (1982) belirttigine göre taçkapi yüksekliginde olmasi gerekmektedir. Köse sütunlarindan sonra çerçevenin en dis seridini olusturan ensiz düz bir silme yer almaktadir. Düz silmeden sonra taskapi yüzeyi içbükey bir kavis çizerek oyulmus ve yarim yildiz motifiyle süslemeli yüzey olusturularak, taçkapi ile 45 derecelik bir silme ile ikinci kademe meydana getirilmistir, yarim yildizli ve açili silme ayni zamanda üst yüzeyde iç köse noktaya dogru ayni açiyla ikinci bir silme daha uygulanmistir. Iki yan yüzden gelen yarim yildizli ve açili silmeler dis kenarlarla olan mesafelerini koruyarak üst yüzeyde de devam etmekte ve kavsarayi çerçevelemektedir. Iç kösede yarim daire kesitli köse sütuncugu iki yanda yer alan mukarnas siralarinin baslangiç noktasina kadar devam etmektedir. Tuncer'in (2001) belirttigi ax2a ölçüsünde olan mukarnas örgü sisteminin saglanabilmesi için iki yanda üç siradan olusan yan mukarnaslar düsünülmüstür. Yan mukarnas siralarinin üstünde içbükey dairesel kesitli yatay bir silme ler almaktadir.

Zeminde, nisin en dis yüzeyinden mihrabiyeleri de kapsayacak biçimde genis bir altlik olusturulmustur. Altlik kapi nisine kadar devam etmektedir. Zamanla zeminin doldurulmasindan dolayi bu ayaklarin görünen yüksekligi azalmistir.

Kavsarayi olusturan mukarnasin sadece alti sirasi, statik olarak emniyetli olmasa da bugün mevcut durumdadir. Ödekan (1977) “ Osmanil Öncesi Anadolu Türk Mimarisinde Mukarnasli Portal Örtüleri” isimli çalismasinda, Sultandagi (Ishakli) kervansarayinin dis portal mukarnasini bugünkü haliyle belgelenmistir. Son taslari yerinde olmayan mukarnas örgü, Tuncer'in (2001) çalismasina göre Selçuklu Yildizini olusturacak biçimde tamamlanmaktadir. Mukarnas örgülü taslarin gelisi de bu bulguyu dogrulamaktadir.

Avlu giris kapisi zigzag geçmeli basik kemerle saglanmistir. Kemer taslari üstünde dairesel geçmeli bir sira tastan sonra, kavsara altinda, kenarlari silme ile çerçevelemis dikdörtgen levha halinde üç siradan olusan kitabe yer almaktadir.

Taçkapi ana nislerinin iç yan yüzünde karsilikli iki adet mihrabiye yer almaktadir. Karsilikli iki kenari oldukça kisa, diger üç kenari birbirine esit bes kenarli profil, mihrabiyenin ana hatlariyla seklini belirlemektedir. Taçkapi mihrabiye köselerinde yarim daire kesitli ince sütuncuklar yer almaktadir. Mihrabiye üstündeki düz yüzeye, üç sira mukarnasli tasla geçilmektedir. Sütuncuklardan ve mukarnas örgüden sonra küçük bir disle 45 derecelik silme, taçkapidaki mihrabiyenin çerçevesini olusturmaktadir.

Taçkapinin üst taslari yer yer yikildigindan kusatma kemeri net bir biçimde algilanamamaktadir. Kusatma kemeri, iç köse yarim daire kesitli sütuncuk iç kenariyla ayni hizayi yakalayacak konumda baslamis, taslarin yerlestirilis sekliyle belirgin hale gelmistir. Kusatma kemeri mukarnasli kavsaraya olan mesafesini koruyarak devam edecek sekilde düsünülmektedir. Silmelirn kemere ve birbirlerine olan mesafeleriyle kapi yüksekligi 9.60 m olarak belirlenmistir.

Taçkapi kusatma kemeriyle mukarnasli kavsara yüzeyi arasindaki alan simetrik düzende gülbezekler ile bezenmistir. Mevcutta sekiz adet gülbezek bulunmaktadir. Gülbezekleri çokgen, kare, daire gibi geometrik formlarla sinirlandirilmis, içleri farkli motiflerle bezenmistir. Mevcut gülbezek dizilerinden ve kusatma kemeri ile mukarnas arasinda kalan bosluktan yola çikilarak, altinci sirayi olusturan mukarnas tasinin kirilan yüzeyinde daire ile sinirlanmis simetrik bir gülbezegin varligindan da söz edilebilmektedir.

Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayi Kapali Bölüm Taçkapisi

(Iç Portal)

Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinin kapali bölüm taçkapisi da avlu portali gibi, ön duvarin önüne geçecek biçimde kurgulanmistir. Avlu portaline göre daha yalin bir anlayisi sergilemektedir. Öne çikan nisin iç kösesinde yarim daire kesitli sütuncuk yer almaktadir. Bu sütuncuk ayni zamanda kusatma kemerini de çerçevelemektedir. Nisin ön yüzünde yaklasik olarak orta noktada yüzeye 45 derecelik açiyla birlesin silme, taçkapida ikinci bir çerçeve olusturmaktadir.

Giris kapisi (iç portal) yarim yuvarlak ve üçgen geçmeli taslarla örülmüs basik kemerle saglanmistir. Kemer özengisi sade silme konsol biçimindedir. Kemer üzerinde geçmeli bir sira tas örgü yer almaktadir. Geçmeli bir sira tas üzerinde, ana nis ortasinda dikdörtgen levha halinde alti siradan olusan, etrafi çerçeveli kitabe yer almaktadir. Kitabenin altinci sirasi çerçeve üzerine yazilmistir. Kitabenin yer aldigi kemerli yüzey, sevli kesme taslarin tonoz biçiminde örülmesiyle, taçkapi yüzeyiyle birlestirilmistir. Sevli kemerin üzengi noktasinda istiridye motifli tromplar yer almaktadir.

Taçkapida dar tutulmus kapi ana nislerinin iç yan yüzünde mihrabiyeler yer almaktadir. Karsilikli iki kenari oldukça kisa, diger üç kenari birbirine esit bes kenarli profil, avlu taçkapisinda oldugu gibi mihrabiyenin ana hatlariyla seklini belirlemektedir. Nisbeten küçük olan mihrabiye köselerinde yarim daire kesitli ince sütuncuklar yer almaktadir. Mihrabiye dört siradan olusan mukarnas dizisiyle tamamlanmakta ve düz yüzeye ulasilmaktadir. Karsilikli mihrabiyelerden girise göre sol kolda olani daha fazla tahrip olmus durumdadir.

Nis zemininde kusatma kemerini çerçeveleyen, yüzeyle 45 derecelik açiyla olusturulan silmenin baslangiç noktasindan baslayan altlik olusturulmustur. Altlik mihrabiyeleri de çerçeveleyecek biçimde kapi yüzeyine kadar devam etmektedir. Avlu taçkapi zemininde oldugu gibi kapali bölüm taçkapi zemini de zamanla dolmustur. Kapi yüksekliginin 2a/3a oranina göre 8.85 m olacagi düsünülürse altliklarin yüksekliginin 1.00 m oldugundan söz edilebilmektedir.

3. RESTORASYON RAPORU

Tarih öncesinden günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipligi yapmis Anadolu'da, günümüze kadar ulasan tarihi ve kültürel miras, toplumun gücünü, zenginligini ve kimligini belirten degerler olarak ayri bir öneme sahiptir. Bu degerlerin devamliligini saglayarak geçmisi gelecege aktarmak, bilinçli koruma anlayisiyla mümkün olacaktir. Korumada bilinçli tavir restorasyon sürecinin ve restorasyon için gerekli analizlerin kabul edilmis ilkelerle sistematik olarak uygulanmasiyla saglanabilecektir. Bununla beraber restorasyon, bir yapiyi onarmak, yeniden islevlendirmek ve yapilan müdahaleleri algilanir kilmanin ötesinde bozulma nedenlerinin de arastirilarak olumsuz faktörleri ortadan kaldirmayi hedeflemelidir. Bu sebeple Sultandagi Sahip Ata Kervansarayina iliskin bozulma nedenleri bu bölümde ele alinmis, koruma ve yasatmaya dönük ilkeler aktarilmistir.

Sultandagi (Ishakli) Sahip Ata Kervansarayinda Tahribata Yönelik Genel Durum ve nedenleri- Restorasyona Yönelik Kavram ve Ilkeler

Sahip Ata Kervansarayina iliskin restorasyon çalismalarinda, rölöve restitüsyon sürecinde yapilan analizler isik tutmustur. Miladi 1249 yilinda yapilmis olan Sahip Ata Kervansarayi, ticaret yollarinin eski degerlerini kaybetmesi, yapildiklari dönemdeki fonksiyonlarinin, günümüz kosullarinda geçerliligini yitirmesi, endüstrilesme, sehirlesme vb. gibi faktörlerle zaman içinde kullanim disi kalmasindan dolayi, fonksiyonel anlamda eskime yasamis ve kullanilamaz olmustur. Bir dönem kervansarayin kapali bölümü uygun bir kullanim olmayan hurdalik olarak degerlendirilmis, zamanla terkedilmisligin bir sonucu olarak yapi malzemeleri devsirilmistir. Bilinçsizlik nedeniyle degerli esya arayan kaçakçilar, yapi malzemelerine zarar vermis ve duvarlarda kazilar sonucu dayanim azalmis, tahribat artmistir.

Kervansarayin bulundugu bölgenin deprem bölgesi olmasindan dolayi, yipranmaya etki eden diger bir faktör de depremler olmustur. Afyon Sultandagi 1. derece deprem bölgesinde bulunmaktadir. 03.02.2002 tarihinde 6.0 siddetinde yasanan Sultandagi-çay depreminde, ilçede özellikle geleneksel doku agir tahribat yasamistir.

Sahip Ata Kervansarayinda 1965 yilindan 1975 yilina kadar araliklarla devam eden bir onarim ve yenileme gerçeklesmistir. 1964 yilindaki fotograflar incelendiginde onarim ve bütünlemelerin develik bölümünde, kapali bölüm tasiyicisi ayaklarinda, kapali bölüm taç kapisinda, üst örtüde ve beden duvarlarinda oldugu görülmektedir. Onarim süresince zemin temizliginin de yapilmis oldugu avlu taç kapi fotograflarindan anlasilmaktadir. Onarimda kullanilan yapi malzemeleri, özgün malzemeye uyum saglamis ancak yeni malzemelerde de bugüne kadar patina olusmus ve özgün malzemeyle tam olarak ayirt edilemez duruma gelmistir. Statik açidan kötü durumda olan kösk mescit ve avlu taç kapisi için müdahalede bulunulmamistir.

Restorasyon süresince bozulmalarin neler oldugu ve bozulmalara neden olan faktörlerin teshis edilmesi, koruma için dogru adimi atmada önemli olmaktadir. Sorunlarin neden kaynaklandigi tespit edilmeden onarima yönelik kararlar dogru olarak verilemeyecektir. Bu nedenle Sahip Ata Kervansarayinin restorasyon süresince yapiya zarar veren ve yipranmasina etki eden faktörler tespit edilmeye çalisilmis ve KTVKYK ilke kararlari geregince esasli onarim kapsaminda yer alan saglamlastirma, temizleme, bütünleme, yenileme, teknikleri dogrultusunda yapiya uygulanacak islemler tanimlanmaya çalisilmistir. Yapinin konumu, büyüklügü, mekan organizasyonu, ekonomik faktörler dogrultusunda islevlendirme yapilmistir. Restorasyonda Venedik Tüzügü, Carta Del Restaura, Amsterdam Bildirgesi, UNESCO (1076) kararlari ve KTVKYK kararlari ilke olarak benimsenmistir.

3.1.1. Saglamlastirma ve Temizleme Teknigine Yönelik Degerlendirme ve Öneriler

Saglamlastirma çalismalari anitin malzemesinin, tasiyici sisteminin ve üzerinde bulundugu zeminin saglamlastirilmasi olarak üç düzeyde ele alinabilmektedir. Sahip Ata Kervansarayinin yapi malzemesi, agirlikli olarak kesme tas ve moloz taslardan olusmaktadir. Tas yapilarin en temel sorunlarindan biri nem sorunudur. Nem yapilarda yerden yükselen nem yogusma yada yagmur suyunun yapiya nüfuz etmesi seklinde görülmektedir.

Sahip Ata Kervansarayinda kesme ve moloz taslardan olusan duvarlar ve üst örtü, nemden dolayi hasar görmüstür. Nem sorunu tuz gibi bozulma etkenlerine de uygun ortamlar hazirlamakta ve bozulmayi artirici bir rol oynamaktadir. Yapidaki nemli bölgeler disaridan gelen nem araciligiyla bünyesinde çözünür tuzlari barindirmakta ve yine nem ile hareket etmektedir. Nem sorunu ortadan kalktiginda, bozulmayi arttiran tuz faktörü de kontrol altina alinmis olacaktir. Kervansarayda yapi malzemesindeki bozulmalar;

• Tas malzemede kayip.

• Tas malzemede ayrilma,

• Tas yüzeyinde renklenme ve birikim olarak siniflandirilabilmektedir.

Bozulmalar disinda dogal hava sartlari, hava kirliligi, egzoz dumani gibi etkenler yapi malzemesinde kirlenmeye neden olmakta, beyaz, gri, siyah lekelenmeler, bakteri olusumlari ve birikimler, zamanla hasarlari olusmaktadir. Yapi malzemesindeki bozulmalar kapali bölüm, avlu bölümü ve kösk mescit olmak üzere her bölümde görülmektedir.

Kapali Bölüm

Kapali bölümde zeminde sürekli bir nem mevcuttur. Nemi olusturan etkenlerden biri mevcut üst örtüde su yalitiminin ve drenajin çözümlenememis olmasi ve fener bölümünün açik olmasindan dolayi iç mekana yagmur ve karin dogrudan girmesidir. Ayrica kervansarayin kapali bölümünün çevresi zamanla doldurulmus, toprak seviyesi yükselmistir. Üst örtüden ve binaya disaridan gelen sulari toplamak ve uzaklastirmak için drenaj uygulamasi da yapilmamistir. Bu durum özellikle dis duvarlarda ve zeminde nemlenmeyi arttirmistir. Kemer ve kemer ayaklarinda zeminden gelen nemlenme ve üst örtüden sizan sularla bozulmalar olmustur. Soguk havalarda tas malzeme içinde nemlenmeyi olusturan suyun donarak genlesmesi ve tuzlanma, bozulmayi daha da arttirmistir. Kapali bölümündeki tas malzemede nemlenmenin etkisiyle kayiplar, insan eliyle yerinden sökmeler, oyuklanma mevcuttur. Ayrica tas malzemede ayrilma olarak nitelendirdigimiz pul pul soyulmalarda bulunmaktadir. Tas yüzeylerde renklenme ve birikim kapsaminda beyaz ve siyah lekelenmeler dikkatimiz çekmektedir.

Fener kubbesi tugla pandantiflerinde kopmalar ve dökülmeler mevcuttur. 1970'li yillarda yapilan onarimlarda kemer ayaklari ve üst örtü kismen yenilense de, bozulmalarin çok siddetli olmasi nitelikli bir uygulama olmadigini düsündürmektedir. Çalismalarin yarim kalmasi da hasar oranini arttirmistir.

Avlu Bölümü

Kervansarayin avlu bölümü bazi mekanlarin tamamen yok olmasindan dolayi en fazla hasara ugramis bölümdür. Kuzeybati duvarinda avlu aksina dik üç sira revakli bölümde, kapali bölüm tas duvarlarinda oldugu gibi nem sorunu bulunmaktadir. Üst örtüde ve zeminde, drenajin olmamasi, üst örtüde su yalitiminin yapilmamasi nemlenmeyi arttirmistir. Revakli bölümdeki tas yapi malzemesindeki bozulmalar; tas malzemede kayip, kopma ve oyuklanma olarak tespit edilmistir. Tas malzemede ayrilma kapsaminda pul pul soyulmalar, siyah, beyaz, gri lekelenmeler, yosunlanmalar ve tuz olusumlari gözlenmistir. Taslar arasinda baglayici yapi malzemelerinin dökülmesi yer yer kaymalara neden olmustur.

Avlu bölümünün beden duvarlari iç yüzünde kopmalar ve dökülmeler bulunmaktadir. Beden duvari dis yüzü 1970'li yillarda yapilan onarimlarda kesme tas ile kaplanmistir. Kesme tas kaplama belirli bir yükseklige kadar yapilmis ancak özellikle destek amaçli uygulanan payandalar arasinda üst noktalarda kopmalar olmustur. Duvarlar üzerinde koruyucu harpustalarin olmamasi, duvarlarin kar ve yagmur sularina dogrudan maruz kalmalarina sebep olmus, bu durum bozulmayi artirici rol oynamistir.

Kösk Mescit

Kösk mescit yapi malzemesinde nemden ve hava sartlarindan dolayi bozulmalar söz konusudur. Üst örtücü yikilan mescit, kar ve yagmur sularini içeri almaktadir. Üst örtüde koruyucu bir düzenin kalmamasi, mescit cephelerinin de bozulmasina neden olmus üst bölümlerde dökülmeler, yerinden ayrilmalar olmustur. Tas malzemede bitkilenme, bakteri olusumu, tuzlanma ve renklenme söz konusudur. Süsleme amaçli silmeler üzerinde yer alan yildiz motifler de dökülmeler ve kopmalar mevcuttur. 2002 yilinda yasanan deprem, kösk mescitte büyük hasarlara neden olmustur. Üst örtücü tamamen yok olan mescidin yüzeylerinde yer yer kopmalar, ayrilmalar, dökülmeler söz konusudur. Özellikle mihrap duvarinda derin bir çatlak olusmustur. Döseme taslarinin büyük çogunlugu yerinden kopmus ve yikilma noktasina gelmistir. Kösk mescitte saglamlastirma taslarin tek tek yerinden alinarak numaralandirilmasi, bakim ve onarimlarinin yapilmasi ve bölüm 1.2. de anlatilan bütünleme teknigi esasiyla tamamlanmasi, mevcudun statik açidan içinde bulundugu durumdan dolayi uygun bir çözüm olarak görülmüstür.

Taç Kapilar

Kervansarayin simgesel etkinligini arttiran ve süsleme açisindan zengin dis portali kesme tas yapi malzemesiyle uygulanmistir. Dogal hava sartlarindan ve depremden dolayi avlu portalinde de diger bölümlerde oldugu gibi hasar bulunmaktadir. Üst kismi yok olan taçkapinin, mukarnasli kavsarayi olusturan tas malzemeleri arasinda baglayici bir eleman bulunmamaktadir. Yer yer bitkilenme, yosunlanma, pul pul dökülme, yerinden kopma renklenme söz konusudur. Zemine ve üst bölüme yakin yerlerde nemlenmenin etkisiyle bozulmalarin arttigi gözlenmektedir.

1970'li yillarda onarim gören kapali bölüm portalinde “renk degistirme”, en fazla görünen malzeme bozulmasi olarak tespit edilmistir. Nemden ve dogal hava sartlarindan kaynaklanan bozulmalar da bulunmaktadir. Kapi nisinde yer alan mihrabiye mukarnasli taslarinda yer yer kopmalar ve ayrilmalar söz konusudur. Zeminin zamanla dolmasi ve nemli olmasi zemine yakin bölgelerde pul pul dökülmelere ve kopmalar neden olmustur.

Genel olarak Sahip Ata Kervansarayindaki tahribatlar ve bozulmalar tas malzeme ile sinirlidir. Tasa püskürtülerek, firça ile sürülerek veya vakumla yapilan tas saglamlastiricilarin uzmanlar tarafindan, taslarin niteligine göre uygulanmasi gerekmektedir. Baglayici özelligi kalmamis derz malzemelerinin yerine uygun malzeme kullaniminin, deneyimli kisiler tarafindan yapilmasi gerekmektedir. Kösk mescit disinda yapinin tasiyici sistemi genel olarak saglam durumdadir. Malzeme bozulmalarinin devam etmesi durumunda tasiyici sistem uzun vadede zarar görebilecektir. Zeminde nemlenme disinda problem söz konusu degildir. Yapi üst örtüsünde ve yapi disinda alinacak önlemlerle nemlenme sorunu giderilebilecektir. Saglamlastirma kapsaminda, niteligini kaybetmis, tasiyici özelligi kalmamis taslarin yerinden sökülerek yeni yapi malzemelerinin kullanimi gerekmektedir. Tamamlanmamis, yikik duvarlarin bütünlenmesiyle de saglamlastirma saglanmis olacaktir.

Yapidaki malzemenin temizligi için çesitli yöntemler kullanilabilmektedir. Mekanik, kimyasal yada isi kaynakli teknikler, yüzeyler üzerindeki küçük alanlarda denenerek koruma için en uygun teknik seçilmelidir. Onarim ve bakim süresince uygulanacak olan temizleme tekniklerinin yapi malzemesine zarar vermemesi önemlidir. Bu amaçla yapilacak temizleme teknikleri hakkinda kisa bilgiler aktarmak yararli olacaktir.

Mekanik Temizlik; asindirici kum, cam küresi ya da alüminyum tanelerinin düsük basinçla püskürtülmesiyle yüzeydeki kirlerin uzaklastirilmasi saglanabilir. Asindirmanin fazla olmamasi için düsük basinçla ve özenli çalisilmalidir. Bu teknikle çalisan kisilerin iyi yetismis olmasina dikkat edilmesi gerekir. Bu teknik, bezemesiz, büyük yüzeylerin temizligi için uygundur. Bozulmus yüzeylere kumlama uygulanmasi dogru degildir.

Kimyasal Temizlik; Bezemeli, sanat ve tarihi degeri yüksek, hasara ugramis yüzeylerde bu teknikle temizleme yapilmasi tercih edilir. Kagit hamuruna emdirilen kimyasal madde cepheye uygulanir. Belli bir süre bekletildikten sonra, bol suyla yikanir. Eger ilk uygulamada istenilen temizlik saglanamiyorsa yüzeyin korunma durumuna göre, ayni islem birkaç kez tekrarlanabilir. Kimyasal maddenin yüzeye zarar vermemesi için her uygulamadan sonra yikama isleminin tekrarlanmasina dikkat edilmelidir.

Suyla Yikama; cephelerin yikanarak temizlenmesi, suda çözünen kirler söz konusu oldugunda basarili sonuç vermektedir. Ancak cepheye fazla su verilmesi sakincalidir. Kilcallikla su tasin yüzeyinden içeri dogru hareket etmekte, duvar bünyesi içindeki tuzlari harekete geçirerek, iç yüzeyde çiçeklenmelere neden olmaktadir. Bunu önlemek için suyu zerre halinde püskürten özel uçlar kullanilir. Adeta bir bulut gibi yayilarak kirli yüzeyi saran su zerreleri sayesinde çok az su ile genis yüzeyleri islatip temizlemek mümkün olmaktadir.

Emici kil ve kagit hamurlari uygulama; çok kirli, çiçeklenme sorunu olan cephelerde, sepiolite ve attapulgite gibi killerle hazirlanan hamur yüzeye sivanir. Sivanan tabaka kuruduktan sonra kaldirilir. Gerektiginde bu islem tekrar edilerek duvar, içindeki çözünür tuzlardan, yüzeyindeki yag, mum gibi yabanci maddelerden arindirilabilir. Cephenin çözümlenebilir tuzlardan arindirilmasi için deiyonize su ile hazirlanan kagit hamurundan da yaralanilmaktadir.

Emici Jeller Uygulanmasi; düsey yüzeylere uygulanan seffaf jeller çok zayif bazik karisimlardir. Firça ile yüzeye sürülen macun kivamindaki çözeltinin üstü plastik veya alüminyum folya ile örtülür; çözücünün buharlasmasina engel olmak için kenarlari sikica kapatilir. Belli bir süre sonra üstü açilir, yüzey temizlenir ve deiyonize su ile yikanarak bazik kimyasal maddelerin uzaklasmasi saglanir. Yikama güçlügü nedeniyle bu yöntemi bol gözenekli taslarda uygulamak pratik degildir.

3.1.2. Bütünleme Teknigine Yönelik Degerlendirme ve Öneriler

Bir bölümü hasar görmüs yada yok olmus yapi ve ögeleri ilk tasarimlarindaki bütünlüge kavusturacak biçimde geleneksel yada çagdas malzeme kullanarak tamamlama islemine “bütünleme- reintegrasyon” denilmektedir. Bütünlemeyi yönlendiren etmenler estetik, islevsel yada strüktürel denge kaygilari olabilmektedir.

Sahip Ata Kervansarayinda kapali bölüm, avlu bölümü, kösk mescit ve avlu taç kapisinda bütünleme, agirlikli olarak estetik ve islevsel açidan gerekmektedir. Bütünlemede Carta Del Restaura'nin 2. maddesinde yer alan ‘ bir anitin bütünlenmesi bir takim varsayimlarla degil, anitin sagladigi kesin verilere ve büyük ölçüde anitin özgün ögelerine dayandigi takdirde gündeme gelebilir ” ilkesi benimsenmistir. Venedik Tüzügünün restorasyonda tamamlama teknigi ile ilgili 12. maddesinde yer alan “ eksik kisimlar tamamlanirken bütünle uyumlu bir sekilde bagdastirilmalidir, fakat bu onarimin ayni zamanda sanatsal ve tarihi tanikligi yanlis bir biçimde yansitmamasi için özgünden ayirt edilebilecek bir sekilde yapilmasi gerekmektedir.” Açiklamasi da çalismalarda esas alinmistir. Bütünleme isleminde kullanilacak tas yapi malzemesinin, tasima kolayligi, malzeme uyumu, uygulanabilirlik gibi avantajlari nedeniyle yöreden temin edilmesi uygun olacaktir.

Kapali Bölüm

Kapali bölümde dis duvarlari destekleyen payandalarin üst bölümleri yer yer yikilmis, yok olmustur. Payandalarin çati üst örtüsü üzerine çiktigi ve planina uygun bir külah ile bittigi bilinmektedir. Bu sebeple payandalarin önerilen beden duvarindan daha yüksek oldugu düsünülmüstür. Bu düzenlemenin estetik ve görsel bütünlük içinde gerekli oldugu görülmüstür. Ancak plan düzlemine göre payanda üstlerinin külahla bittigi konusunda herhangi bir iz bulunmadigindan düz birakilmasi öngörülmüstür. Kapali bölüm çati örtüsünde, suyu almak için yapilan çörtenler kopmustur. Çörtenlerin çati örtüsünün drenaj sorununu da gidermek amaciyla tas malzeme ile tamamlanmasi ve islevini yerine getirecek biçimde konumlanmasi öngörülmüstür.

Kapali bölümde üst örtüde yükseltilmis orta sahinin merkezinde bulunan aydinlik feneri, üst örtünün zamanla tahrip olmasi ile tam olarak bilinmeyen bir tarihte yikilmistir. 1970'li yillarda günümüz malzemeleri olan betonarme ve demir profillerle aslina uygun olmayan bir düzende tamamlanmistir. Kervansaraylarda kubbe/fener düzeni estetik bütünlügü saglayan elemanlardandir. Bu nedenle kubbenin, restitüsyon çalismalarinin isiginda Venedik Tüzügünün 12. maddesi geregince tamamlanmasi düsünülmüstür. Yapilan arastirmalar dogrultusunda tugla oldugu düsünülen kubbenin yine tugla malzeme ile örülmesi, kare düzenden kubbeye geçiste distan sekizgen kasnakla çevrilmesi ve dönemin diger kervansaraylarinda oldugu gibi Selçuklu Mimarisinin de bir özelligi olarak külahla tamamlanmasi önerilmistir. Külahin yanasma derzli yonu tas ile kaplanmasi uygun görülmüstür. Kervansarayin aydinlanmasi ve havalanmasi için mazgal pencerelerin kasnak yüzeyine açilmasi öngörülmüstür.

Avlu Bölümü

Bina bütününde en fazla hasar gören avlu bölümünde beden duvarlari distan ve içten yer yer yok olmus ve agir hasara ugramistir. Beden duvarlarinin bütünlügünü saglayacak biçimde tamamlanmasi içten ve distan dönem onarimini yansitacak biçimde yöresel tas malzeme ile örülmesi yer yer kaplanmasi uygun bulunmustur. Beden duvarlarini destekleyen payandalarin üst bölümleri, kapali bölüm payandalarinda oldugu gibi yok olmus durumdadir. Bu bölümdeki payandalarin da beden duvari üst seviyesini geçecek biçimde düzenlenmesi ve düz olarak bitirilmesi öngörülmüstür. Olmayan payandalarin tümüyle tamamlanmasi bütünlügü yakalamak amaciyla düsünülmüstür.

Avlunun saginda konumlanan ve izleri bulunan revakli bölümünün tamamlanarak üst örtüsünün bulgular ve arastirmalar dogrultusunda yapilmasi öngörülmüstür. Zemindeki kemer ayaklari kalintilarinin avlu aksina dik tonoz örtüyü tasiyacak biçimde yörede bulunan tas malzeme ile tamamlanmasi düsünülmüstür. Mevcut üst örtünün sorunlari giderilerek tamamlanmasi ve yagmur/ kar sularinin uzaklastirilmasi için çörtenlerin uygun konumda yerlestirilmesi öngörülmüstür. Önyüzde yer alan giris kapisinin saginda ve solunda yer alan kapali mekanlarin zemindeki izler dogrultusunda tamamlanmasi ve dönem yapilarindaki düzenlemeler de oldugu gibi tonoz örtü ile kapanmasi düsünülmüstür. Avlu girisinin üstü de dikdörtgen biçimi geregi ve girisin sürekliligini saglamasi düsüncesiyle avlu aksina paralel tonoz örtü olarak öngörülmüstür. Avlunun solunda yer alan sirali kapali mekanlarda ise, zemin temizliginin yapilarak ve eksik yapi malzemeleri tamamlanarak mekan bölücü duvarlarinin açiga çikmasi ve tamamlamadan birakilmasi düsünülmüstür. Bu bölümde yer alan mekanlarin tamamlanmasi durumunda, büyüklüklerinin islevsel açidan gerekli olmadigi kanisi olusmustur. Duvarlarin açiga çikarilmasi ve kismen tamamlanmasiyla orijinal yapinin bu bölümdeki düzenleme hakkinda bilgi verecegi düsünülmüstür.

Avlu zeminde orijinal tas malzemenin açiga çikarilmasi yerinde olmayan taslarin tamamlanarak görsel bütünlügün ve islevselligin saglanmasi hedeflenmistir.

Kösk Mescit

Statik anlamda güvenligi bulunmayan kösk mescidin avludaki ve bina bütündeki simgeselligi açisindan tamamlanmasi öngörülmüstür. Bütünlemede yüzeyde bulunan kapi ve pencere çevresindeki silmeler ve süslemeler isik tutmustur. Dönem yapilarindaki kösk mescitlerin özellikleri de bütünlemede referans alinmistir. Giris yüzeyinde tamamen yok olan iki yönlü merdivenin islevsel amaca yönelik olarak tamamlanmasi düsünülmüstür. Agir hasar gören mihrabin bütünlenmesi, üst örtünün ve dösemenin tamamlanmasi öngörülmüstür. Onarimda kösk mescit malzemelerinin yerini, yeni yapi malzemeleri alacaktir.

Taç Kapilar

Kervansarayin avlu taç kapisi, mukarnasli kavsaranin son iki sirasina kadar ayakta kalabilmis ancak üst bölümü yikilmistir. Kapi yüzeyindeki silmeler ve süslemelerin birbirine olan mesafesinden ve kusatma kemeri izlerinden yola çikilarak kapinin tamamlanmasi öngörülmüstür. Zeminde zamanla yapilan dolgu, kapi nisi pabuçlarini da kapatmistir. Kervansaray önünde yer alan otoyoldan dolayi zemin suyunu içeri almamak amaciyla zeminde fazlaca temizleme yapilmamasi önerilmis ve yaklasik 15 cm temizleme islemiyle pabuçlarin az da olsa anlasilmasi ve görünür olmasi saglanmak istenmistir. Ilave gülbezeklerin geometrik düzeninin nasil oldugu bilinmediginden, bütünlemede daire bos kabartmalar olarak birakilmasi uygun görülmüstür. Mevcut kapi silmeleri ayni araliklar korunarak çerçeveler olusturulmasi, biçimsel bütünlük ve sürekliligi saglamasi açisindan öngörülmüstür. Taçkapinin üstü biçim ve süslemesine uygun taç silme ile bitirilmistir. Taçkapidaki tamamlamalarda yöresel kesem tas kullanimi öngörülmüstür.

Kapali bölüm taçkapisi 1970'lerde yapilan onarim çalismalariyla tamamlanmistir. Kapi üstü taci bulunmayan iç portale, yagmur ve kar sularindan yüzeyleri korumak ve bozulmalari geciktirmek amaciyla kesme tastan sade taç düsünülmüstür.

3.1.3.Yeniden Kullanima Uyarlama Amaçli Degerlendirme ve Öneriler

Zamanla degisin yasam biçimi ve ona bagli istekler nedeniyle birçok tarihi yapi bugün özgün isleviyle kullanilmamaktadir. Tarihi yapilarin yeniden kullanimi çagdas yasam içinde etkin olarak yer almalari, koruma kapsaminda bir araç olmaktadir. Anitsal binalarin korunmasina iliskin uluslar arasi ve ulusal yasal düzenlemelerle yeniden kullanimin ilkeleri belirlenmistir.

Carta del Restaura'nin (1931) 4. maddesinde;

“ Yasayan yani ayakta duran anitlara, yalnizca özgün islevinden çok uzak olmayan ve binada gerekli uygulamalarin önemli hasara neden olmayacak sekilde yapilabilecegi yeni kullanimlar yapilmasi kabul edilebilir” ifadesiyle islevlendirmenin ve buna dönük uygulamanin sinirlari çizilmistir.

Venedik Tüzügü'nün (1964) 5. maddesinde;

“Anitlarin korunmasi her zaman onlari herhangi bir yararli toplumsal amaç için kullanmakla kolaylastirilabilir. Bunun için bu çesit bir kullanma arzu edilir. Fakat bu nedenle plani yada süslemesi degistirilmemelidir. Ancak bu sinirlar içerisinde fonksiyon degisikliginin gerektirdigi degisiklikler tasarlanabilir ve bunlara izin verilebilir” açiklamasi yer almaktadir.

Amsterdam Bildirgesinde (1975) ;

“ Yapilara, onlarin karakterlerine saygi göstermeyi ihmal etmeden çagdas yasamin gereklerine uyan islevler verilmeli, böylece yasatilmalari garanti altina alinmalidir” açiklamasiyla korumada islevlendirmenin gerekliligi vurgulanmistir.

UNESCO (30 Kasim 1976) toplantisinin “Tarihi Alanlarinin Korunmasi ve Çagdas Rolleri Konusundaki Tavsiyeler” baslikli sonuç bildirgesinde, islev dönüsümüyle ilgili olarak 33 .maddesinde;

“Koruma ve onarim çalismalari, yeniden yasama katma etkinleri ile birlikte yürütülmelidir. Böylece uygun mevcut isleri özellikle ticaret ve zanaati yerinde tutmak, uzun vadede ülke, bölge ve kentin sosyo – ekonomik yapisi ile bagdasacak yenilerini getirmek temel olacaktir. Koruma uygulamalarinin maliyeti yalniz, yapilarin kültürel önemleri açisindan degerlendirilmemeleri, onarilan yapilarin kullanilmalari degeri de göz önünde tutulmalidir. Her iki deger skalasi kullanilmadikça, korumanin sosyal sorunlari dogru gözlemlenemez. Bu islevler, alanin kendine özgü karakterini bozmayacak, alanda yasayanlarin sosyal, kültürel ve ekonomik gereksinimlerini karsilayabilmelidir. Kültürel bir yeniden canlandirma politikasi tarihi çevreleri kültürel etkinlik merkezi yapmali ve çevrelerindeki kültürel gelismede öncü rol oynamalidir” açiklamasiyla, verilecek islevlerde kriterleri ve islevlendirmeyle elde edilecek kazanimlari belirlenmistir.

Anitsal yapilar içinde bulunduklari çevre ile bir bütün olarak kabul edilmelidirler. Anit yakin çevresinin yeni isleve uygun olarak düzenlenmesi, anitin çevresiyle birlikte kullanirligini saglayacaktir. Anitin yakin çevresinde kent mobilyalari, yesil alan ve park düzenlemeleri, yaya ve tasit yollari, otoparklar duraklar vb. düzenlemelerin yapilmasi anitin çevre ile baglantisini kuvvetlendirecektir.

Binalara uygun islevin seçiminde mekansal olusum, hacim boyutlari, islevsel iliskiler kurgusu ve bulunulan konum önemli olmaktadir. Yeni fonksiyon verilecek olan anitsal yapinin bünyesinde barindirdigi mekanlar, yeni isleve ait eylemlere ve insan davranislarina uygun olarak düzenlenmelidir. Her bir mekana verilecek olan yeni fonksiyonlarin, mekan içerisinde ve mekanlar arasi iliskisel baglantilarinin, görsel, isitsel ve iletisimsel kosullar göz önüne alinarak düsünülmüs olmasi gerekmektedir. Bununla beraber yapinin bulundugu bölgenin sosyal ve kültürel yapisi, gereksinimlerini, turistik amaçli kullanim açisindan mevcut karayollari ile iliskisi, verilecek islev için analiz edilmesi gereken konulardir. Bununla beraber yeniden islevlendirme, çagdas tesisatlari ve çözüme iliskin sorunlari gündeme getirebilmektedir. Teknik donanimlarin yapiya zarar vermeyecek sekilde düsünülmesi, yapinin mekansal islevini ve strüktürünü bozmadan, özgün malzeme karakterini kaybetmeden gerekli konfor saglanmasi gerekmektedir.

KTVKYK'nun “Tasinmaz Kültür Varliklarinin Gruplandirilmasi, Bakim ve Onarimlari” ile ilgili 05.11.1999 gün ve 660 nolu karari kapsaminda, kendi basina tarihi ve estetik deger tasiyan Sahip Ata Kervansarayi “Toplumun maddi tarihini olusturan kültür verileri içinde tarihsel, simgesel, ani ve estetik nitelikleriyle korunmasi zorunlu yapilar” olarak tanimlanan 1.Grup yapilar sinifina girmektedir.

Islevselligini kaybetmis, ancak fiziksel olarak ayakta kalabilen, kültürel ve tarihi bir anit niteligi tasiyan Sultandagi Sahip Ata kervansarayina yeni bir fonksiyonun yüklenmesi, yapinin çagdas yasama verimli katilmasini saglayacak ve tarihi sürekliligi saglamak adina bir adim atilmis olacaktir.

3.1.3.1.Sultandagi Sahip Ata Kervansarayinin Yeniden Kullanimina Iliskin Analizler

Konya-Afyon-Izmir karayolu üzerinde konumlanan Sultandagi Ilçesi, Selçuklu dönemine uzanan geçmisiyle zengin bir tarihe sahiptir. Sahip Ata Kervansarayi yakin çevresinde, Osmanli dönemi yapilarindan tarihi hamam, Cumhuriyetin ilk yillarinda yapildigi düsünülen cami ve Selçuklu döneminden kalan çesme (Laleli Çesmesi) bulunmaktadir. Bu yapilarin disinda, zemin katlarinda küçük ticaret mekanlari bulunan az katli geleneksel konutlar genel dokuyu olusturmaktadir. Ilçe için ilk imar plani 1977 yilinda yapilmistir. Düzenli bir yapilasmanin ve nitelikli dis mekanlarin kurgulanmadigi ilçe de kervansaray giris cephesi, yaklasik 6'mlik yol üzerinde bulunmaktadir. Kervansarayin güneydogu yönünde tanimsiz genislikte bir yol ve park yer almaktadir. Yol üzerinde taksi duragi yer almakta, taksi duragi çalisanlari için düsünülmüs estetik olmayan kapali bir mekan bulunmaktadir. Güneydogu yönündeki yol, cami ve hamamla sinirlanmis dar bir yol ile birleserek konut dokusuna ulasmaktadir. Kuzeybati yönündeki dar yol ise hamama ve konut dokularinin gelen yollara baglanmaktadir. Kervansarayin konumu ve çevresindeki olusumlar restorasyon çalismalari için degerlendirilerek, nitelikli dis mekan düzenlemeleri için yeniden ele alinacaktir.

Avlu ve kapali olmak üzere iki ana bölümden olusan Sahip Ata Kervansarayinin kapali bölümü tek hacimden olusmaktadir. Avlu bölümü ise tekrarlanan modüler (odalar) ve tek hacimlerin (develik bölümü ve kösk mescit) bir araya getirilmesiyle kurgulanmistir. Tek hacimden olusan kapili bölümde kemer ayaklari, görsel olarak girisi dik ve yatay bölümlenmeler olusturmaktadir. Giris aksindaki orta sahin daha genis ve yüksek olmasindan dolayi ana sirkülasyon olarak algilanmaktadir. Kapali bölümün bu kurgusu tekrarlanabilir sirali mekanlarin düzenlenebilmesine imkan vermektedir.

Avlu bölümünde modüler tek mekan, tek eyleme yönelik olarak toplu kullanima hizmet verebilecek bir kurguda kullanilabilecek ya da bölünmüs mekanlar olarak farkli amaçlara yönelik düzenlenebilecektir. Avluda yer alan tek mekanlar hacimsel büyüklük olarak bir yada iki kisinin kullanimina dönük mekanlar olarak tasarlanabilecektir. Kösk mescit özgün islevine devam ederek 20 kisi kapasiteli namaz kilma mahalli olarak düzenlenebilecektir. Analizler dogrultusunda kervansaraya yönelik islev önerileri ve degerlendirmeler hazirlanan tabloda yer almaktadir.

Degerlendirmeler sonucunda yapiya daha az müdahale getirecek olan, fonksiyonellik, ekonomiklik, sürdürebilirlik ve yasatilabilirlik ilkeleri baglaminda “çarsi ve çay salonu” kullaniminin koruma adina uygun bir öneri oldugu görüsüne ulasilmistir. Bu islevle kervansaray yerel halk tarafindan sürekli kullanilacak, ayrica yerli ve yabanci turistlere de kültürel ve tarihi degerlerimiz yansitilmis olacaktir. Yerli /yabanci turistlerin kervansaraya gelmeleriyle çay bahçesi ve çarsi canlilik kazanacak, ülke ekonomisine de katkida bulunulmus olacaktir.

3.1.3.2.Sahip Ata Kervansarayinin Çarsi ve Çay Salonu Amaçli Düzenlenmesi

Çevre Düzenlenmesi

Kültürel, tarihi ve estetik degeri olan kervansarayin çevresinden bagimsiz olamayacagi düsünülerek dis mekanda düzenlemeler yapilmistir. Zamanla yapilan yol çalismalari kervansarayin çevresinde zemin seviyesinin yükselmesine neden olmustur. Yakin çevresinde yer alan tarihi yapilarda (hamam, cami, çesme) düsünülerek, zeminin projede önerilen miktarda bosaltilmasi ön görülmüstür. Böylece kervansarayin ve diger tarihi yapilarin görsel olarak algilanmasi ve anlamsal etkisi saglanmis olacaktir. Kapali bölümden avlu ön duvarina kadar olan alanda, zemin kotundaki farklilik yer yer düzenlenen merdivenlerle çözümlenmistir. Çevre düzenlemesinde görselligi olumsuz etkileyecek fiziki olusumlarin yeniden ele alinmasi görüsü benimsenmistir. Kervansarayin güneydogu yönünde yer alan park alaninin korunarak kervansaraya kadar devami öngörülmüs. Mevcut taksi duraginin kaldirilmasi düsünülmüstür. Yerel halkin ve özellikle turistlerin araçlarini park edebilmeleri için kervansaray güneybati yönünde otobüs ve otomobiller için otopark düzenlemesi yapilmistir. Otoparka ulasim kuzeybati yönünde yer alan yoldan saglanmistir.

Yapisal Onarim ve Düzenlemeler

Kapali bölüm ve avlu bölümü mekanlarinin mevcut üst örtülerinin su problemleri nedeniyle yapilandirilmasi gerekmektedir. Kapali bölümde moloz tas duvar üzerine yapilan kaplama taslarinin yerinden sökülerek yapiya zarar verecek etkenlerin giderilmesi hedeflendirilmistir. Düzenlemede 1970'li yillarda uygulanan çati biçimlenmesine, malzemelerin yeniden kullanabilmesi amaciyla bagli kalinmistir. Suyun binadan uzaklastirilabilmesi için mevcut kanallar. Egimli bir biçimde beden duvarlarina yönlendirilmis, orijinal malzemede yerleri belli olan çörtenlere baglanmistir. Çogunlugu kirilan çörtenlerin yerine kesme tastan yenilerinin kullanilmasi öngörülmüstür.

Orta aks merkezinde yer alan aydinlik feneri tugladan önerilen kubbe üzerine kesme tasla kaplanarak sekizgen planli külahla tamamlanmistir. Külah egir yüzeyli damlalikli silme ile bitirilerek fener dis yüzeylerinin sudan etkilenmemesi saglanmistir. Beden duvarlari üzerinde ( 10 cm ) tas harpustalar düsünülmüs ve duvarlarin zeminle birlestigi noktada tas kaplama tretuar elemani dis duvarlar boyunca çerçevelenmistir. Bu düzenlemeyle yagmur, kar gibi dogal nedenlerle olusacak suyun binaya zarar vermemesi hedeflenmistir. Kervansarayin güneybati yönünde zemin kotu, yapilan uygulamalarla zamanla yükselmis ve kuzeydogu yönüne dogru egim olusmustur. Güneybati yönünde beden duvari boyunca gerekli teknik detaylari içeren drenaj kanali önerilmistir. Binaya zarar verecek nem ve suyun bu kanalda toplanmasi ve kanalizasyon sebekesine aktarilmasi öngörülmüstür. Kervansarayin avlu bölümünde zeminde, kapali bölümden avlu giris duvari yönüne dogru egim bulunmaktadir. Avlu giris kapisi önünde toplanan avlu zemin suyunun gizli drenaj kanaliyla kanalizasyon sebekesine aktarilmasi düsünülmüstür.

Malzeme

Yapinin restorasyonunda kullanilacak malzemenin özgün malzemeye uygun olmasi görüsü benimsenmistir.Yok olan malzemenin tamamlanmasi yaninda asinmis olan malzemenin yenilenmesinde de ayni tür tas malzeme kullanilmasi öngörülmüstür. Yeni isleve yönelik düzenlemeler de tas malzemeye uygun ahsap dogramalar ve ahsap kaplamalar tercih edilmistir. Kapali bölümde önerilen yeni fonksiyon geregi düsünülen bölücü duvarlarin, hafif malzeme ve yapinin aslina ters düsmeyecek biçimde olmasina özen gösterilmistir.

Mekansal Düzenlemeler

Açik ve kapali olmak üzere iki bölümden olusan kervansarayda çarsi kullanimi için kapali bölüm, çay bahçesi kullanimi için ise avlu bölümü düzenlenmistir. Kapali bölümde genis ve yüksek tutulan orta sahin ana sirkülasyon olarak degerlendirilmis ve orta sahinin iki yaninda yer alan mekanlar küçük ticaret amacina yönelik olarak düzenlenmistir. Orta aksta zemin kaplama malzemesi tas olarak önerilmistir. Kesme tas kaplama altinda zeminden gelecek olumsuz etkilerin engellenmesi için yapisal detaylarin uygulanmasi önerilmistir. Beden duvarlari iç yüzleri ve tavanlar kesme tas kaplama olarak düsünülmüstür. Magazalara giris, orta sahindan verilmis ve tas malzemeye uyum saglayacagi düsüncesiyle ahsap elemanlarla kapi ve pencere düzeni olusturulmustur. Magazalarin zeminleri orta sahindan 10 cm yüksek tutulmustur. Kemer ve kemer ayaklarindan olusan tek mekanlarda bölücü elemanlar hafif bir malzeme olan U profilli alçipan levha ile olusturulmustur. Magazalarin islevlerine göre tefris elemanlari (dolap, raf vs..) uygun yerlerde düzenlenmistir. Mekanlarin aydinlatilmalari için bölücü duvar yüzeyinden antikron kablolarla beslenme düsünülmüstür. Böylece özgün malzemeye zarar verilmemis olacaktir. Magazalarin zeminleri tas malzemeye uyum saglayacagi düsüncesiyle ahsap kadronlar üzerine, ahsap kaplama olarak önerilmistir. Orta sahin beden duvarina, magazalara ait ürünlerin tanitim amaçli sergilenebilecegi teshir panosu yerlestirilmistir. Ahsap ve cam malzemeden önerilen panonun profillerle tasitilmasi öngörülmüstür.

Kervansarayin avlu bölümü çay salonu ve hizmet birimleri olarak düzenlenmistir. Girisin saginda ve solunda yer alan kapali mekanlar isletmeye ait büro ve kontrol mekani olarak tefris edilmistir. Bu mekanlarin aydinlatilmasi için restorasyonda tamamlanan duvarlardan giris eyvanina pencere açilmistir. Giris eyvanina bakan duvarlarda hanin eski ve onarim süreci fotograflari ve kervansaraya ait bilgileri içeren metinlerin yer aldigi tanitim panolari düsünülmüstür. Avlunun sag tarafinda yer alan revakli bölüm çay, kahve, kola, nargile gibi içeceklerin, tost, pogaça. Bisküvi gibi hafif ve hizli hazirlanabilecek yiyeceklerin servis yapilabilecegi oturma alani olarak düzenlenmistir. Mekanin avluya bakan ön yüzü ahsap çerçevelerle sinirlandirilmis, cam yüzeylerle bölünmüstür. Kisin kapali mekan, yaz aylarinda ise yari açik mekan düzeninin kullanilmasi amaçlanmistir. Avlu yüzünden ikinci ve dördüncü kemer açikliginda giris kapilari düsünülmüstür. Bu alanin zemini egimli avlu zemininden yüksek tutulmustur. Bu amaçla çay salonunun girislerinde olusan yükseklige ( 50 cm ) kendi içinde merdivenle ulasilmasi öngörülmüstür. Revakli mekanin önyüz beden duvariyla sinirlandirilan bölümü yiyecek ve içeceklerin hazirlanmasi için ayrilmistir. Bu bölüm banko ile oturma mekanindan ayrilmistir. Girisin sagindaki kapali mekan duvarlariyla da sinirlandirilan bu alanda eviyeyi de içeren tezgah önerilmistir. Eviye için gerekli su tesisati ana sebekeden (zeminden) aktarilacak ve tesisatin restorasyonda tamamlanan duvarda yer almasi özgün malzemeye zarar vermemis olacaktir. Ön yüz köse noktada yer alan mekan çay salonuna ait ekipman ve dayanikli gida maddelerinin deposu olarak düsünülmüstür.

Avlunun solunda yer alan ve yapildigi dönemde kapali olan mekanlarin kaziyla açiga çikan duvarlarinin, orijinal yapi hakkinda bilgi saglayacagi düsüncesiyle, restorasyonda kismen tamamlanmasi öngörülmüstür. Ahsap hafif bir malzeme ile üst örtü olusturularak dogal hava sartlarindan korunmasi hedeflenmistir. Duvarlarda yer alacak panolarda, yöreyi tanitan görsel malzemelerin sergilenmesi düsünülmüstür. Ayrica bu mekanlar yaz aylarinda yari açik oturma mekanlari olarak da düzenlenebilecektir.

Avlu ortasinda konumlanan fevkani kösk mescidin, özgün isleviyle yöre halkina hizmet vermesi düsünülmüstür. Kösk mescit kapisinda masif ahsap kapi, pencerelerde ise ahsap dogramali cam yüzeyler önerilmistir. Kösk mescit mukarnas örgülü kubbenin üst örtüde kesme tas ile kaplanmasi ve iki yöne egim verilerek suyun belirli noktalarda toplanmasi hedeflenmistir. Önerilen çörtenlerle yagmur ve kar suyunun yapidan uzaklastirilmasi düsünülmüstür.

4.SONUÇ

Tarihi ve kültürel degerlerimiz korumak, yasatmak ve sonraki nesillere aktarmak amaciyla rölöve, restitüsyon ve restorasyon adimlarini kapsayan Sultandagi Sahip Ata Kervansarayi çalismalari, Sultandagi Kaymakamliginin ve Belediyesinin destekleriyle yürütülmüstür. Çalisma süresince mevcut durumu belgelemek amaciyla yapilan rölöve projelerinin Eskisehir KTVKK tarafindan onaylanmasindan sonra yoklama kazilari gerçeklestirilmistir. Kazi sonrasi açiga çikan izlerin yeniden rölöveleri alinmis ve rölöve projeleri tamamlanmistir. Yapiya yönelik daha önce yapilan çalismalar yeterli ve güvenilir olmamakla birlikte, Selçuklu dönemi kervansaraylari kapsaminda dönem yapilarina iliskin arastirmalar restitüsyon çalismalarinda yönlendirici olmustur.

Sonuç olarak rölöve-restitüsyon çalismalariyla elde edilen bilgiler ve bulgular sentezlenerek yapiya ait biçimlenme kararlari verilmis, onarim için bozulmalar tespit edilmistir. Korumada sürekliligi saglamak amaciyla önerilen islev, kervansarayin bulundugu ilçenin özellikleri ve gereksinimleri dogrultusunda, sürdürebilirlik, ekonomiklik kriterleri göz önünde bulundurularak uygulanmistir. Restorasyona iliskin tüzük ve ilkeler dogrultusunda önerilen restorasyon çalismalarinin tamamlanmasi ile tarihi ve kültürel degerlerimizden olan Sahip Ata Kervansarayi, korunmus olarak var olacak ve sonraki kusaklara aktarilabilecektir.

Hiç yorum yok: