Fotoğraflar
Diyarbakır-Silvan yolu üzerinde, Malabadi denilen yerde, Dicle Nehri’ne karışan Batman çayı üzerindedir. Köprünün üç satırlık kitabesinden Temurtaş ibn İlgazi Bin Artuk tarafından 1147 yılında yaptırıldığını, masraflarının kendisi tarafından ödendiği öğrenilmektedir. Köprü cephesinde bulunan ve son kısmı okunamayan bir başka kitabeden h.648 (1250) yılında Osman isimli bir kişi tarafından yapıldığı öğrenilmektedir. Büyük olasılıkla bu kişi köprüyü yapan veya onaran ustalardan birisidir. Sonraki yıllarda Kurt İsmail Paşa ve Vali Faiz Bey zamanında ve 1930 yılında da karayolları tarafından onarılmıştır.
Köprü birbirlerinden farklı uzunlukta ve kırık hatlar şeklinde devam eden üç kısımdan meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi yolla birleşir, onu büyük bir kemer izler, sivri kemerli olan bu bölümü yalnızca dolgudan ibaret olan üçüncü bölüm tamamlar. Köprü 165.00 m. uzunluğunda, 7.00 m. genişliğindedir. Köprünün en büyük gözü iki kaya üzerine oturtulmuş olup, 38.60 m. genişliğindedir. Sivri kemerli olan bu gözün yanlarında ikişerden dört pencere bulunmaktadır. Mansab tarafında ise büyük kemerin solunda üç küçük göz daha görülmektedir. Bunun iki yanına üzeri stalaktitli duvara bitişik sütunlar ve yuvarlak kemerli nişler yerleştirilmiştir. Bunları izleyen gözlerin kemerleri ise sivridir.
Büyük kemerin iki yanında 4.50 ve 5.30 m. genişliğinde iki küçük oda bulunmaktadır. Büyük kemerin üzerine rastlayan kagir bir kapı ve kemerde ise köprüden geçenlerin kontrol edildikleri iki kapı vardır. Bu kapılardan biri yıkılmış, diğeri günümüze gelebilmiştir. Bu kapıların sol tarafındaki bir merdivenle de odacıklara inilmektedir. Oldukça geniş ve yüksek pencereleri olan bu odacıkların tavanları tuğla ile örtülmüştür. Bu odalarla ilgili olarak Evliya Çelebi şöyle demektedir:
“Köprünün kemerleri altında müteaddit hücreler ve demir pencereli şahnişinler olduğunu, bu şahnişinlerde yolcuların oturarak balık avladıklarını, köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapılar bulunduğunu, bu kapılardan içeride sağ ve solda köprünün temeli ile beraber hanlar olduğunu, köprü korkuluklarının Nahçıvan polatından yapıldığını ve bu eşsiz köprünün Hazo tarafındaki handa Hazo beyinin, Meyafarikin tarafındaki handa Meyafarikin beyinin adamları yolculardan baç almaktadır”.
Kesme gri kalker taşından yapılan bu köprüden söz eden Evliya Çelebi yapı özelliği, biçimi, boyu ve sağlamlığı ile Anadolu’da yapılmış olan bütün köprülerden daha üstün olduğunu belirtir.
Köprünün büyük ve küçük kemerleri arasında selyaranlar bulunmaktadır. Bu selyaranlar üzerinde kabarma bazı rölyefler vardır. Memba tarafında çerçeve içerisinde figürler bulunmaktadır. Burada iki insan figürü olup, bunlardan biri ayakta, diğeri de oturana bir şeyler sunmaktadır. Bu figürlerin başları külahlıdır. Ancak bu figürlerin bu köprü ile birlikte mi yapıldığı, yoksa başka bir yerden buraya mı getirildiği kesinlik kazanamamıştır. Çerçeve içerisine alınmış bu figürlerin altında ise daha büyük ölçüde bir insan heykeli görülmektedir. Bu kabarmanın köprüyü yaptıran Artuk emiri Temurtaş’a köprü planının sunuluşu olduğu da düşünülebilir. Köprünün mansab tarafındaki selyaranın üzerinde ise iki küçük sütun arasında ışıklar saçan bir güneş, bunun ortasında bir insan ve bir de aslan figürü bulunmaktadır. Bu figürlerin benzerleri Hasankeyf ile Dicle köprülerinde de görülmektedir. Büyük olasılıkla da bu figürler burçlarla ilgilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder